Lviv’de kalmakta olduğum bir otelin resepsiyon görevlisine varsa bana bir şeffaf bant verebilir mi diye sordum. Elden teslim edilmesi şart olan bu paketin çok iyi sarılması son derece önemliydi. Bana verdiği malzemeleri alıp lobinin bir köşesindeki sandalyeye ilişerek çalışmaya başladım. Sarmakta olduğum paket normal posta ile yollanamazdı zira paketin varacağı yer ölülerin dünyasındaydı.
Paketin mümkün olduğunca su geçirmez hale geldiğinden emin olduktan sonra bantı ve makası resepsiyon görevlisine geri verdim, bir taksiye atladım ve doğduğum şehir olan Lviv’in en bilinen mezarlığı olan Lychakiv Mezarlığı’na gittim. 2014’te Rusya, Ukrayna’ya savaş açtığında mezarlığın askerlere ayrılmış olan bölümü bu savaşta hayatını kaybedenlerin mezarlarına yer açmak için genişletilmişti. Mezarlıklarda üzerinde mevtanın resmi ve altın harflerle kazınmış “Kahramanın Ebedȋ Anısına” yazısı büyük granit haçlara oldukça aşinayım. Bunlardan birinde 2017’de savaşta hayatını kaybeden erkek kardeşim Volodya’nın adı yazıyor. Burası Ukrayna’ya her gelişimde ilk ve son ziyaret ettiğim yer. Hatta boş olan her anımı orada geçiriyorum diyebilirim. Kalbimdeki acıyı biraz olsun hafifleten tek yer burası.
Oysa bu sefer, taksi beni mezarlığa bıraktığında, kardeşimin mezarına gitmedim. Doğrudan bitişik alandaki “The Field of Mars” isimli alana yöneldim. Sovyetler, İkinci Dünya Savaşı sonrasında, batı Ukrayna’yı işgal ettikleri zaman ölen askerlerini buraya gömmüşlerdi. Ondan da önce, Birinci Dünya Savaşı sırasında ölen Avusturyalı askerler de buraya gömülmüştü. 2022’de Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı savaş ilerledikçe can kaybı da kardeşimin yattığı alanın kaldıramayacağı kadar yüksek olduğundan onlar da Field of Mars’da gömüldüler. Bu alan artık sayıları her gün artan yeni mezarlara ev sahipliği yapıyor ve mezarlık orijinal alanının dışına taşıyor.
Natalia
Alana yaklaşırken birkaç ay önceki ziyaretimden beri açılmış yeni mezarların sayısı ve yanlarında yanan mumlar ve dalgalanan bayrakların çokluğu karşısında şaşkına döndüm. Taşıdığım paketi bunlardan birine götürüyordum. Burada yatan kişiyi tanımıyordum. İlk adının Andriy olduğunu biliyordum çünkü soyadı kız kardeşininkiyle aynıydı. Kız kardeşiyle de tanışmıyordum. Natalia’yı Londra’da bir gece televizyon izlerken kardeşinin mezarı yanında röportaj verirken gördüm ve durduğu yeri tanıdım: doğduğum şehirdeki Field of Mars idi. Duygularını çok iyi anlıyordum. Erkek kardeşinin genç yaşta ölümüne neden olan Rusya’yı asla affetmeyecekti.

Bir ziyaretçi, 18 Aralık 2023'te Ukrayna'nın Lviv kentindeki Lychakiv Mezarlığının Field of Mars bölümünde yatan Ukraynalı askerlerin mezarlarının yanından geçiyor. Bu mezar alanı, Şubat 2022'deki büyük çaplı işgalden önce açık bir çimenlik alandı. Resim © Christian Murdock / The Gazette.
Getirdiğim paket Natalia içindi – benim gibi acı çeken bir kız kardeş. Kız Kardeşinin Ağzından Bir Askerin Ölümü adlı kitabımın Ukraynaca baskısı henüz çıkmıştı ve acısını bir parça dindirebilmesi veya hiç değilse yalnız olmadığını hatırlatması umuduyla kitabımı ona vermek istemiştim. Ve bu düşünceyle doğduğum yere tekrar gittiğimde sonbahar havasının gerektireceği kadar kat kat sarıp sarmaladığım kitabımı onun bulacağını bildiğim yere - kardeşinin ebedȋ istirahatgâhına - bırakmaya karar vermiştim. Andriy’in mezarını bulduğumda üstünün çiçeklerle kaplı olduğunu gördüm. Natalia’nın buraya sık sık geldiğine emin olduktan sonra kitabımı ve izin almadan geldiğim için özür dileyen kartımı çiçek buketlerinin arasında yerleştirdim.
Ukraynalıların neredeyse yüzde sekseni 2022’de Rusya’nın başlattığı savaşta yaralanan veya hayatını kaybeden birini tanıyor. Askerȋ kayıpların yanı sıra Rusya’nın okullar, çocuk yuvaları, hastaneler ve normal konutları acımasızca vurması sonucunda sivil yaralı ve ölü sayısı da hızla artıyor. Bütünüyle tahrip olan mahalleler var. Mariupol, Bakhmut,Popasna, Rubizhne ve Avdivka artık hayalet şehir haline geldiler. Neredeyse 4 milyon kişi yurt içinde yer değiştirmek zorunda bırakıldı ve 6 milyondan fazla Ukraynalı sığınmacı olarak dünyanın çeşitli yerlerine dağıldılar. Birçok kişi sevdikleriyle teması kaybetti. Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) ve diğer çeşitli travma vakaları halen son derece yaygın durumda ve sadece savaş gazilerini değil, ileride toplumun tümünü tehdit eder hale gelecek. Ukrayna keder içinde boğulan bir ülke haline geldi. Ama keder sadece savaşın fitilini ateşler.
Ukrayna Silahlı Kuvvetleri toplum ve ordu arasındaki bir ittifakın canlı bir örneğidir. Ordu, tedarikteki açıkları kapatmakta geniş gönüllü hareketinin sıkı çalışmasına güveniyor. Orduda görev yapanların aileleri ve arkadaşları dronlardan ilk yardım çantalarına kadar çeşitli malzeme için düzenli olarak bağış topluyorlar. Ordu yeni asker alımında da sivillere güveniyor. Dolayısıyla orduda bir askerin ölmesi çoğu kez dün sivil olan bir kişinin ölümü anlamına geliyor. Orduda can kaybının yüksek olması yarın çok sayıda sivilin silahaltına alınacağı demek oluyor.

Devlet Başkanı Başkan Volodimir Zelenskiy yurtlarını savunurken hayatlarını kaybedenleri ziyaret etmek üzere Lviv’deki Lychakiv mezarlığında, 15 Aralık 2023.
Resim: Ukrayna Devlet Başkanı Ofisinin izniyle.
Ukrayna Silahlı Kuvvetleri bir vatandaş ordusudur. Bu ordunun büyük bir bölümünü 2014’ten bu yana ve de özellikle 2022’den sonra zaman zaman yapılan seferberlik çağrıları sonucunda ya gönüllü olarak ya celple silahaltına alınmış bireyler oluşturur. Toplumun her kesiminden gelen bu erkek ve kadınlar orduya profesyonel bir seçim nedeniyle değil, tamamen ortaya çıkan ihtiyacı karşılamak ve vatanlarına karşı duydukları görev duygusu nedeniyle katılmışlardır. Bu insanlar sevdiklerinin hayatını korumak ve Ukrayna halkının otoriter işgalcilerin kendilerine dayatmak istediği geleceği reddederek kendilerinin inşa etmekte oldukları demokratik geleceği seçebilmelerini garanti etmek için sivil yaşantılarından vazgeçtiler.
Natalia, kardeşinin mezarı başında verdiği röportajda, onun orduya katılmasını engellemeye çalıştığını ancak kendisinin savaşmakta ısrar ettiğini söyledi. Kardeşini korumaya çalışmıştı ama o ülkesini korurken öldü. Natalia'nın kitabımı bulup bulmadığını bilmiyorum. Eğer bulduysa bunun onu biraz teselli edeceğini ummaktan başka yapabileceğim bir şey yok.
Andriana
Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinde özel birlik çavuşu olan Andriana Arekhta, oğluyla bir konuşmasını anlatıyor: “Anne, aile olduğumuz ve birbirimizi sevdiğimiz zamanı hatırlıyor musun?” Bir BBC belgeseli ‘Ukraine: Women at war’ için yapılan söyleşide Adriana gözyaşlarını tutmaya çalışıyordu. Küçük oğluna en son sarıldığından beri aylar geçmişti. Söyleşinin yapıldığı gün Adriana görev sırasında aldığı yaralardan dolayı bir askerî hastanede yatıyordu. Birliğinin zırhlı aracı yoktu ve sadece gönüllüler tarafından sağlanan bir sivil arabaya sahiptiler. Andriana 2022’de Kherson yakınlarında bir mayının üzerinden geçtiğinde bir zırhlı aracın sağlayabileceği hiçbir korumaya sahip değildi ve patlamada ölmediği için şanslıydı.
Andriana, Gazi Kadınlar Hareketi’nin kurucularından biri olarak Ukrayna’da çok iyi tanınırdı. Ruslar Andriana’ya Sovyetlerin İkinci Dünya Savaşındaki Nazi ölüm taburları için kullandıkları terim olan “Nazi celladı” adını takmışlardı. Ben Andriana’yı çekingen fakat son derece kararlı bir kadın olarak tanıdım. Onunla 2018’de, ön saflardaki kadınların hayatı ile ilgili “Görünmez Tabur” (Invisible Battalion)] adlı bir filmin tanıtımı için Birleşik Krallığa geldiğinde tanışmıştım. O dönemde dünyada pek çok insan Kremlin’in doğu Ukrayna’da bir iç çatışma olduğu konusundaki propagandasına inanmış, ve bundan etkilenerek Rusya’yı savaşın suçlusu değil de barış için bir arabulucu olarak görüyordu. Bu nedenle kadın askerler görevlerinin cinsiyetçi niteliğini açıklayan konuşmalarını yapamadan önce savaş, savaşın başlangıcı ve olası tırmanışı konusunda bazı temel açıklamalar yapmak zorunda kalmışlardı.
Andriana bu amaç için mükemmel bir elçiydi: 2014’te Meydan protestolarından hemen sonra, barikatlarda demokrasiyi savunmanın yetersiz olduğu, savaş alanında da savunulması gerektiği anlaşılır anlaşılmaz bir gönüllü taburuna katılmıştı. Bir saldırı taburunda görev yapıyordu ama Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinde resmen terzi olarak kayıtlıydı. Sovyetlerin çalışma kanununun ataerkil kalıntıları kadınların ordudaki görevlerin büyük bir çoğunluğuna kabul edilmelerini engelliyordu. Ancak cephede tüm mesleklere büyük ihtiyaç vardı ve kadınlar, kağıt üzerinde görevleri cinsiyetçi rollerle sınırlı olsa da, cephede gerekli olan tüm işlerde çalışıyorlardı.

Adriana Arekhta 2014’te Ruslar Kırımı işgal ettiklerinde önce Ukrayna silahlı kuvvetlerine katıldı. Resim: © BBC
“Görünmez Tabur” bir belgesel olmasının yanı sıra bir grup kadın gazi ve feminist bilim insanının öncülük ettiği güçlü bir kampanya haline geldi. Bu grup, kadınların silahlı kuvvetler içindeki hassas konumlarını değerlendirdi ve kanunda değişiklik yapılması için lobi faaliyetlerine başladı. Sonuç şaşırtıcı oldu: kanunda değişiklikler yapıldığı gibi, aktivistlerin çabaları da Ukrayna’daki cinsiyetçi istihdam anlayışına dikkat çekti. Savaşın ilk yıllarında medyada yer alan haberler siperlere giden erkeklerini takip eden kadınları ya yüceltiyor, ya da kadının savaşta yeri olmadığını bilmedikleri için onları aşağılıyordu. “Görünmez Tabur” aktivistleri bu şekilde yanlış temsil edilmelerine meydan okudular ve silahlı kuvvetlerdeki kadınların cinsiyetleri ile değil başarıları ile değerlendirilmeleri konusunda ısrar ettiler. Sonuçta, Çabalarıyla kadın askerlerle ilgili gerek medyadaki betimlemeleri, gerekse toplumun tutumunu yavaş yavaş değiştirmeyi başardılar.
Andriana bu kampanyadaki faal kadınlardan biriydi. Kendisini ve diğer kadın asker arkadaşlarının yapısal ve alışılagelmiş ayırımcılıkla engellenmeden hizmet vermelerini önleyen engellere karşı mücadele verirken en büyük düşmanın kadın düşmanlığı olduğunu fark etti. Ruslara esir düşen kadınların maruz kaldığı çeşitli işkence ve cinsel şiddetle ilgili anlatılanların bilincinde olan Andriana kod adını dikkatle seçmişti: “Malysh” (“Erkek Çocuk”) adıyla tanınıyordu. Çocuk kelimesinin maskulen şeklini kullandığı için eğer kendisinden bahseden bir mesaj Rusların veya üçüncü kişilerin eline geçerse bu savaşçının bir kadın olduğundan şüphe etmezlerdi.
Rus ordusu tecavüzü bir savaş yöntemi olarak kullanır. Rus askerler tarafından işlenen cinsel şiddet suçları 2022’de dünyanın gözleri önüne serildi. Ukrayna’nın işgal altındaki bölgelerinin özgürlüğe kavuşmasından sonra bu suçların büyüklüğü ortaya çıktı. Ukraynalılar savaşın tırmanmasının neler getireceğini biliyorlardı. Kırım’da ve doğu Ukrayna’nın işgal altında olan bölgelerindeki vatandaşlarının yıllardır işgalciler tarafından tüm temel haklarından mahrum edildiklerinin bilincindeydiler. Bu nedenle de topyekûn işgali takiben sadece erkekler değil, binlerce kadın silahlı kuvvetlere katıldı. Bazıları düşman evlerine yaklaştığı takdirde silahlanmış olmak istedikleri için, diğerleri ülkelerini savunmanın görevleri olduğuna inandıkları için orduya katıldılar. Orduya katılma nedenleri ne olursa olsun, Ekim 2023 itibariyle Ukrayna ordusuna yazılmış kadınların sayısı 62,000 idi. Bunların 43 bini askerdi. Diğer 20,000 kadarı ise idari, tıbbi ve daha birçok alanda görevliydiler. 2014’te Ukrayna silahlı kuvvetlerindeki kadınların sayısıyla karşılaştırıldığında, 2023’te toplam kadın sayısı %25 artmış, kadın askerlerin sayısı ise tam iki katına çıkmıştı.
Adriana Şubat 2022’de oğlunu güven altına aldıktan sonra yeniden silahlı kuvvetlere katıldı. BBC ekibine “100’den fazla arkadaşımı kaybettim. Kaç tane telefon numarasını silmem gerektiğini bilmiyorum bile,” demişti. “Hayatımın en iyi yıllarını aldılar,” diye ekledi. “Hayallerimi bile aldılar.” Yaraları ciddi olmasına rağmen Andriana tamamen iyileşip cepheye dönmekte kararlı. Oğlu savaşmak zorunda kalmasın diye savaşmaya devam etmekte de kararlı.
Victoria
Halka açık tartışmalarda bana sık sık Ukraynalıların neden ateşkes ve barış üzerinde odaklanmak yerine zafer kazanmak ve adalet üzerinde odaklandıkları soruluyor. İşkence odaları, rastgele tutuklamalar ve kitle mezarları ile Rusların işgali altında yaşamak barış getirmeyecek. Vatandaşlarını kaybediyor olmalarına rağmen Ukraynalılar ne kadar uzun sürerse sürsün savaşmakta kararlılar. Bu soru Moskova’nın demokratik bir rejimin kurallarıyla oynamakla ilgilenmeyen baskıcı emperyalist bir güç olduğunu anlamayan bireylerden geliyor. Rusya emperyalist kuvvetinin en azından görüntüsünü korumak için sürekli olarak sınırlarını genişletmek, etrafındaki egemen devletleri bir tampon bölgeye dönüştürmek zorunda. Rusya ile barış sağlamanın tek yolu onu yenilgiye uğratmak.
Bugüne kadar Rusya sadece Ukrayna’da değil, Çeçenistan’da, Gürcistan’da Suriye’de ve paralı askerlerinin savaştığı her yerde işlediği çirkin suçların bedelini ödemedi. Bu saldırganla iş yapmaya ve böylece savaşma faaliyetini kolaylaştırmaya devam eden dünya liderlerinin ona sağladığı dokunulmazlıktan yararlanıyor. Bu saldırganlık örüntüsünü kırıp suçluları adalete teslim edebilmek istiyorsak Rusya’nın savaş suçlarını kayıt altına alan ve dokunulmazlığına karşı çıkanların tanıklıkları hayati önem taşıyor. İşte bu nedenlerle Ukrayna’yı topyekûn işgal ettiği zaman Rus ordusunun elinde aktivistleri hedef alan bir ölüm listesi vardı.
Ukraynalı yazar Victoria Amelina Ocak 2023’te Cartagena’da katıldığı “Hay Festivali”nde verdiği bir söyleşide “İşgalci Rus askerleri beraberlerinde sadece tören üniformaları değil ceset torbaları da getirdiler,” demişti. “Ukrayna’yı üç günde alacaklarını umuyorlardı, ve çok eminiz ki o getirdikleri ceset torbalarını yazarlar, belediye başkanları ve istila ettikleri yerlerde işkence gören ve katledilen insanlar için kullanacaklardı.”
Haziran 2023’te Victoria Rusların bir restorana yaptıkları füze saldırısında hayatını kaybetti. Ölümünden sonra PEN Ukrayna’daki meslektaşları Rusya ile savaşta hayatlarını kaybeden kültürlü insanlar üzerinde odaklanan bir proje başlattılar. Victoria’nın hikâyesi artık onların hüzünlü veri tabanında.

Ukrayna’nın ödüllü yazarı Victoria Amelina, Kramatorsk’da bir Rus füzesi tarafından bir restoranın vurulması sırasında aldığı yaralar nedeniyle Haziran 2023’te hayatını kaybetti. Resim: © Kyiv Independent
Romancı, şair ve çocuk kitapları yazarı olan Victoria Rusya’nın 2022 yılındaki topyekûn işgalinin ardından kendini savaş suçları araştırmacısı olmak üzere eğitmişti. Özgürlüğünü kazanan bölgelere gitti, Rus işgalinden sağ çıkanlarla konuştu. Onların savaş suçları ile ilgili anlattıklarını kaydetmekte kararlıydı. Çünkü yalanlar anlatılmayan gerçeklerden beslenirler. Victoria, şöyle yazıyordu: Yahudi Soykırımı veya Ukrayna Kırımı (Holodomor) ile ilgili gerçekler “tam olarak açıklanmadıkça biz birbirimize güvenmemeye devam edeceğiz. Siz kimdiniz? 1933’te açlardan biri miydiniz yoksa tüm yiyecek maddelerine sahip olanlardan mı? (…) Yahudiler götürülürken korku içinde camdan seyredenlerden mi, yoksa onları evlerine kabul edenlerden mi?”
Victoria’nın sorduğu sorular bugün de hâlâ geçerli. 2014’te biz kimdik? Rusya’nın saldırganlığını kabul edip Avrupa’nın ortasında uluslararası hukukun ihlal edilişine seyirci kalanlardan mı, yoksa Rusya’nın dokunulmazlığına direnenlerden mi? 2022’de kimdik? Ukrayna’nın üç günde düşeceğini iddia edenlerden mi, yoksa saldırıya dayanabilmesi için Ukrayna’nın ihtiyaçlarını karşılayabilmek adına kampanyalar düzenleyenlerden mi? Bu savaş devam ederken biz kim olacağız? Yeni bir işgal dalgasında daha çok ceset torbası gerektirecek bir ateşkes üzerinde ısrar edenlerden mi? Yoksa Ukrayna halkının adalete kavuşması ve yaralarını sarmaya başlaması için kalıp ülkenin zaferi üzerine yatırım yapmaya devam edenlerden mi?
Natalia, Andriana ve Victoria birçok Ukraynalıların yaşadıklarını temsil ediyorlar. Artan kayıpların yarattığı ortak travma, zafer konusunda sarsılmayan kararlılık, ve adaletin kalıcı barışın anahtarı olması arzusu tüm Ukrayna toplumuna hakim. Toplumda eksik olan ise demokratik dünyaya karşı bir güven duygusu: bu dünya Ukrayna’nın başarılı olması ve böylece evrensel demokrasiyi korumak için yapılması gereken her şeyi yapmaya hazır mı?
Field of Mars’dan çıkıp Victoria’nın mezarını ziyaret etmeye gittim. O da Lychakiv mezarlığına gömülmüş. Kitap festivalindeki konuşmamdan sonra verilen buketi de getirdim. Onun da o festivalde olması gerekirdi. O da okurlarından çiçekler almalıydı. Buketimi onun mezarına bıraktım ve oradan askerî mezarlığa giderek erkek kardeşimi ziyaret ettim. Kalbimdeki yaranın biraz daha az kanadığı tek yer orası.