Strateji geliştirme ve savaş yapma konularında kendini beğenmişlik öldürücü bir hatadır. Rusya’nın Ukrayna’da öğrendiği gibi, kendi yeteneklerini olduğundan fazla büyütmek ve düşmanın yeteneklerini hafife almak başarısızlıkla sonuçlanabiliyor. NATO süregelen stratejik başarısının devam edeceğinden emin olamaz.
Önümüzdeki on yıl için İttifakın siyasi rehberi olan NATO’nun 2022 Stratejik Kavramı Avrupa-Atlantik bölgesinin barış içinde olmadığının altını çiziyor. Ayrıca, Rusya’yı “en önemli ve doğrudan tehdit”, ve terörizmi “en doğrudan asimetrik tehdit” olarak tanımlayarak bir aciliyet duygusu yaratıyor. Bu tehdit oluşturan aktörler ve diğer potansiyel düşmanlar NATO’nun güçlü ve zayıf olduğu noktaları inceliyorlar. Örneğin, Rusya saldırgan eylemlerini meşru kılabilmek amacıyla bu tavrını çoğu kez NATO’nun çeşitli kriz yönetimi operasyonlarına ve Batı’ya atfettiği Avrupa’daki “renkli devrimler”e bağlıyor. Çin, tehlikeli olabilecek kadar hızla gelişen askerî modernizasyonunun tetikleyicileri olarak 1991’deki birinci Irak Savaşını ve askerî konularda ABD’nin başı çektiği devrimi gösteriyor.
2022 Stratejik Kavramı aynı zamanda Çin'in neden olduğu uzun vadeli ‘sistemik zorlukların’ varlığını da ilk kez kabul ediyor. Sayılarla belirtilirse, bugün Çin 350’den fazla gemisiyle dünyadaki en güçlü deniz kuvvetlerine sahiptir. Ayrıca, 2030’a kadar dünyanın en büyük ekonomisi olmayı; 2035’e kadar mevcut nükleer cephaneliğini üç katına çıkarmayı ve 2049'a kadar ‘dünya standartlarında bir orduya' sahip olmayı hedefliyor. Bunların hepsi kurallara dayalı uluslararası düzeni kendi imajı doğrultusunda değiştirme isteğine yönelik beklentilerdir.
Dahası, yeni aktörler ve teknolojiler küresel olayları bugüne kadar görülmediği biçimde şekillendiriyor. Uzay bugüne kadar bir avuç devlete açık, stratejik koruma altındaki bir alandı. Oysa artık binlerce uyduya ve Jeff Bezos ve Elon Musk gibi, uzay yolculuğu yapan süper güçlü kişilere hizmet veren bir yer oldu. Büyük veri, yapay zekâ, otomatik ve otonom sistemler ve diğer yeni teknolojiler, savaş da dâhil olmak üzere toplumsal dokunun her yönüne nüfuz ediyor. Müttefik Dönüşüm Yüksek Komutanı General Philippe Lavigne'nin belirttiği gibi, "Ukrayna, gelecekteki savaşların ne kadar hızlı ve çekişmeli olacağını gösterdi". Ukrayna'da, hipersonik füzeler (Rusya tarafından ateşlenen) gibi yeni silahlar ilk kez ve yenilikçi yöntemlerle kullanılıyor – Uber aplikasyonunu örnek alan Ukrayna yazılımı GIS Arta (resimde) da yenilikçi yöntemlerden yararlanıyor. Bu tabloya ticari ve sivil toplum aktörleri doğrudan dâhil oldu. Microsoft, Ukrayna'nın siber savunmasını güçlendirdi ve Anonymous, Rusya'nın siber uzayını kasıp kavurdu.
Bu gelişmeler NATO’nun İttifak içindeki zayıf ve güçlü noktaları tespit ederek kendini daha iyi tanımasına duyulan gereksinimin altını çiziyor. Bu da tehdit eğrisinin - belirli tehditlerin yoğunluğunun uzun bir süre içindeki iniş ve çıkışları - önüne geçmek ve güvenlik ortamını NATO’nun avantajı doğrultusunda şekillendirmek için en az düşmanlarımızın zayıf ve güçlü noktalarını anlamak kadar önemlidir. Bilişsel üstünlüğün bu değişmez zorunluluğu binlerce yıl önce Sun Tzu tarafından ortaya atılmıştı: "Eğer düşmanı ve kendini tanıyorsan, yüzlerce savaşın sonucundan korkmana gerek yok."
Müttefiklerin Devlet ve Hükümet başkanları 2021 yılında NATO’nun Askerî Güç Unsuru geliştirilmesine yönelik 20 yıllık bir vizyon olan NATO’nun Savaş Yeteneğini Geliştirme Kavramını uygulama taahhüdünde bulunarak bu değişmez zorunluluğu açıkça kabul etmişlerdi. Müttefiklerin Ortak Doktrinine göre deniz, kara, hava, uzay ve siber uzay operasyonel alanlarındaki eylemler fizikî, sanal ve bilişsel boyutlarda etkiler yaratmaktadır. Adından da anlaşılacağı gibi, üstünlük, diğerlerinden daha iyi, daha hızlı veya daha büyük olmakla ilgilidir. Dolayısıyla NATO bağlamında bilişsel üstünlük, düşmandan daha iyi düşünebilmeye ve daha iyi manevra yapabilmeye olanak sağlayan üstün bir karar verme yeteneği olarak tanımlanabilir. Başka bir deyişle, çalışma ortamını, rakibinizi, kendinizi ve operasyon ortamını daha hızlı, daha derin ve daha kapsamlı bir şekilde anlayabilmek ve rakiplerinizden daha iyi ve daha etkili bir karar alma süreci uygulayabilmekle ilgilidir. Aynı zamanda düşman merkezlidir; NATO’nun Askerî Güç Unsuru, hem silahlı çatışma eşiğinin altında şekillenir ve mücadele ederken hem de bir çatışma durumunda avantaj elde edebilmek ve sürdürebilmek için düşmandan daha hızlı düşünebilmelidir.
Bilişsel üstünlük nedir, hepimizde var mıdır ve bunu nasıl anlarız?
Bilişsel üstünlüğe ulaşma çabaları farkındalık, anlayış ve avantaj olmak üzere kabaca üç grupta toplanabilir.
Durumsal Farkındalık duyumsamak ile ilgilidir: çeşitli yollarla bilgi, veri ve istihbarat toplamak, depolamak ve kullanmak. Düşmanın ve kendi güçlerimizin yanı sıra ortaklarımız, diğer uluslararası ve hükümet dışı aktörler, tarafsız ve suçlu aktörler hakkında bildiklerimiz ile ilgilidir - kim, kaç kişi, nerede, ne zaman ve nasıl birbirleriyle ilişki içinde oldukları gibi. Buna askerî duruş hakkındaki bilgiler; kuvvetlerin büyüklüğü ve düzeni; kuvvet tasarımı; ve çeşitli stratejik faktörler (politik, toplumsal/demografik ve ekonomik) de dâhildir. Profesyonel istihbaratçılar bir olayın ya politika başarısı ya da istihbarat başarısızlığı olduğunu söyleyerek şakayla karışık iğnelemeyi severler. NATO’nun istihbarat teşkilatı 70 kadar ulusal güvenlik ve istihbarat servisi; NATO’nun istihbarat füzyon varlıkları; ve ileri düzeyde tüm alan istihbaratı, gözetleme ve keşif yeteneklerinden oluşur. Rusya'nın Ukrayna'yı işgali öncesinde ABD'nin yaptığı benzeri görülmemiş istihbarat paylaşımının da açıkça gösterdiği gibi, NATO'nun halen 'kırmızı' (düşmanla ilgili) tablo hakkında yüksek derecede durumsal farkındalığa sahip olduğunu düşünmek çok mantıklıdır. NATO özellikle yeni teknolojileri kullanarak ve dijital dönüşümden yararlanarak daha da iyisini yapabileceği için, her zaman gelişmeye açıktır.
Durumsal Anlama anlam kazandırma ile ilgilidir: bilgiye gerçek anlam kazandırmak. Farklı aktörlerin ne yapmayı planladığını, nasıl düşündüklerini, karar verdiklerini ve faaliyet gösterdiklerini, ve güçlü ve zayıf yönlerinin neler olduğunu anlamakla ilgilidir. Buna uzun vadeli vizyon ve stratejinin anlaşılması; stratejik kültür, davranış ve operasyon sanatı; uzun vadeli savaşın gelişim eğrisi ve teknolojik odaklanma; komuta ve kontrol düzenlemeleri ve benzerleri dâhildir. Son on yılda daima hazır olmaya ağırlıklı olarak yatırım yapmasına rağmen NATO'nun bazen şaşırdığı ve hatta 'şok' olduğu söylenebilir. NATO ve Müttefiklerin bir düşmanın stratejik düşünme tarzına, niyetlerine ve algılarına tam olarak nüfuz etmesi zor olmuştur; özellikle de tamamen farklı bir değer ve inanç sistemine sahip Taliban gibi bir düşman karşısında. Benzer şekilde, İttifak'ın Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinde amaçladığı ölçeği, gerekçeyi ve niyetini tam olarak kestiremediği söylenebilir. Müttefikler Çin'in stratejisinin ve gerek küresel gerek bölgesel niyetlerinin kapsamının sınırlarını bütünüyle anlayamayabilirler. İyi olan bir nokta ise, NATO’nun, Rusya ve Çin gibi ulusların veya terörist grupların düşünme, çalışma ve savaşma biçimlerini daha iyi anlamanın zorluğu ve aciliyetini anlamaya başlamış olmasıdır.
Bilişsel Avantaj harekete geçmek ile ilgilidir: durumsal farkındalık ve anlam kazandırmayı düşman karşısında gerçek bir karar verme avantajına çevirmek. Bu, NATO'nun anlam kazandırmada düşmanlarından daha hızlı, daha derin ve daha geniş kapsamlı olmasını ve karar alma mekanizmasının daha etkili olmasını sağlayarak inisiyatifi her zaman elinde tutmasını ve stratejik, operasyonel ve taktik düzeylerde düşmanın daima bir adım ilerisinde olmasını sağlamasıyla ilgilidir. Güçlü yönlerinden ve fırsatlardan yararlanarak algılanan tehditlerin, risklerin ve zayıf noktaların azaltılması, askerî olmayan diğer araçların da katılmasıyla belirli teknoloji ve yetenek alanlarındaki ilerlemelerin hızlandırılması da buna dâhildir. NATO çok uzun bir süre bir avantaja sahip olmuş ve özellikle genişleme, ortaklıklar ve kriz yönetimi operasyonları ile Soğuk Savaş sonrası Avrupa-Atlantik güvenlik sistemini belirleyici bir biçimde şekillendirmiştir. Ancak bu avantaj yukarıda değinilen tüm sebeplerden dolayı elinden kayıp gitmektedir. NATO ve Müttefikleri süregelen çok oyunculu rekabette farkındalık ve anlam kazandırmayı gerçek bir avantaja çevirmek için mücadele vermektedirler. Bunu en önemli nedeni NATO’nun avantajının Rusya ve Çin gibi ülkeler tarafından çeşitli alanlarda ve sosyo-ekonomik konularda tartışılıyor olmasıdır.
İlerlemek için bir yol haritası
Yukarıda açıklanan üç grup – farkındalık, anlam kazandırma ve avantaj – bilişsel üstünlük yönünde çeşitli adımlar atılması için yararlı bir yol haritası sağlayabilir:
Birincisi elimizdeki mevcut bilgiyi paylaşmak. Müttefikler gerek bireysel gerekse topluca büyük miktarda veri ve bilgiye sahiptir ve toplamaya da devam etmektedirler.
Ancak veri ve istihbarat genellikle ülkeler, alanlar ve hizmetler arasında çok fazla bölümlere ayrılmıştır. Bilgi toplama, kasten yayılan yanlış bilgileri eleme, veri depolama ve kullanma yöntemleri ile ilgili zorluklar vardır. Sorun NATO’nun elindeki bilgiyi korumak ile paylaşmak arasında doğru dengeyi bulmasındadır. Kısacası, Rusya, Çin ve diğer oyuncuların saldırgan ve düşmanca istihbarat toplama çabalarının sürdüğü bir ortamda “daha fazla paylaşmak” her zaman çözüm değildir. Operasyonel güvenlik veya nükleer caydırıcılık gibi bazı alanlar sıkı sıkı korunmalıdır. Diğer taraftan Müttefikler ‘şartlar uygunsa paylaş’ ilkesi doğrultusunda ham veri ve bilgi paylaşımının önündeki politika engellerini azaltabilirler (yani, geçerli bir neden olmadıkça proaktif olarak bilgi paylaşmaya devam edebilirler); ve dijital dönüşümden de yararlanarak açık kaynaklardan edinilen istihbarat konusunda daha iyi olabilirler. Müttefikler ulusal düzeydeki tüm hizmetlerde ('deniz yatağından uzaya') operasyonel alanlarda sensörleri birbirine bağlamak için, NATO düzeyinde ise tüm alanlarda durumsal farkındalığı geliştirmek için çalışmaya devam etmelidirler. NATO'nun ayrıca hileye baş vurulmasına ve kasıtlı olarak yanlış bilgi yayılmasına karşı korunmak için ortak bir temel yaklaşım - potansiyel olarak bir Bilişsel Savaş Kavramı şeklinde - geliştirmesi gerekmektedir.
İkinci olarak düşmanı onun bizi anladığından daha iyi anlamak. Düşmanın NATO ile ilgili görüşü, NATO’nun kendisi hakkındaki görüşünden daha iyi olamaz. Tarihsel olarak NATO kendi performansını eleştirel bir bakışla değerlendirmekte pek başarılı olmamıştır. İttifakın kendi ‘kör noktalarını’ yeterince dürüst olarak belirleme konusunda daha başarılı olması gerekir. Müttefikler kendi ulusal stratejilerini, silahlı kuvvetlerinin durumunu ve yetenek geliştirme planlarını gayet iyi bilirler. NATO ise bu unsurlar hakkında Savunma Planlama Süreci (NDPP) vasıtasıyla bilgi sahibi olur. NATO kendi yeteneklerindeki eksiklik ve zayıflıkların bilincindedir. NATO Hazırlık Girişimi sayesinde Avrupa Müttefik Yüksek Komutanı (SACEUR) kuvvetlerinin fiili hazırlık durumunu daha iyi görebilmektedir. Hazırlık Girişimi bazı Müttefiklerin kendi kuvvetlerinin hazırlık düzeyini yükseltmiş ve aynı zamanda Avrupa Müttefik Yüksek Komutanına bir savaş durumunda fiilen mevcut olacak kuvvetlerin hazırlıkları hakkında daha çok bilgi kazandırmıştır.
NATO politik ve askerî-stratejik net değerlendirme uygulamalarını güçlendirmeyi sürdürmelidir. Ayrıca İttifakın da alınan dersleri sadece belirlemesi değil, bunları dikkatle çalışması ve benimsemesi iyi olur. Tehditlere gelince, bunların bazıları öngörülemez olmaya devam edecek ve İttifak ne kadar iyi hazırlanmış olursa olsun bir şok etkisi yaratacaktır. Vladimir Putin’in veya Xi Jinping’in düşünce şekillerini anlamaya çalışmak varsayımlardan öteye geçemeyecektir. Bununla beraber NATO tüm hizmetler ve alanlar genelinde düşman-odaklı uzmanlığa önemli ölçüde yatırım yaparak düşmanlarını daha iyi anlayabilir. Ayrıca NATO eğitim, öğretim ve savaş oyunları vasıtasıyla ve sürekli olarak düşmanın savaş yöntemlerini inceleyerek komuta yapısını her düzeyde geliştirebilir.
Üçüncü olarak daha iyi istihbarata dayanarak daha kesin kararlar vermek, ve bu kararları düşmandan daha etkili biçimde uygulamaya koymak. NATO fikir birliğine bağlı müthiş bir karar alma sürecine ve tüm uluslararası örgütler arasında benzeri olmayan bir entegre askerî komuta yapısına sahiptir. Bugün terör, siber ve istihbarat saldırıları bir uyarı olmadan gerçekleşirler; ve hipersonik füzelerin hedefe ulaşması sadece birkaç dakika alır. Bu tehditlerin birçoğunu caydırmak mümkün değildir ve onlara karşı savunma imkânsız değilse bile son derece zordur. Bu durum düşmana ikilemlerin ve gerilimin tırmanma riskini yükleyerek stratejik ortamın proaktif ve yaratıcı bir şekilde NATO'nun avantajına şekillendirilmesini kolaylaştırır. Bunu yapmak için NATO'nun elinde hazır bir alet kutusu vardır. Bu alet kutusu ileriye dönük planlar, tatbikatlar ve kuvvet gösterileri dâhil olmak üzere kısa vadeli kuvvet kullanma yollarını ve stratejik iletişimi kapsar. Ayrıca NATO Savunma Planlama Süreci, kavram geliştirme, müştereken finanse edilen yetenek geliştirme çalışmaları, modelleme ve simülasyon, ve savaş oyunlarını da içeren daha uzun vadeli savaş yapma yollarını kapsar. NATO aynı zamanda çok geniş ve çeşitlilik içeren ortaklıklar ağından (uluslar, sanayi, akademi), NATO Bilim ve Teknoloji Örgütü şemsiyesi altındaki 5 binden fazla bilim insanının oluşturduğu ağdan ve NATO tarafından akredite edilmiş birçok Mükemmeliyet Merkezinden yararlanabilir. Müttefik Dönüşüm Komutanlığı da İttifak için güvenli bir deneme ve öğrenme merkezi görevini görür.
Ancak hem askerî hükümlerin hem de siyasi kararların çalışma ortamıyla ilgili aynı göstergeler ve analizlere dayanarak verilebilmesi için NATO daha iyi entegre olmuş bir siyasi-askerî tabloya sahip olabilir. NATO’nun düşmanlarının uzun vadeli gidişatı konusunda daha geniş kapsamlı bir anlayışa ihtiyacı vardır ve onları etkilemek için stratejiler geliştirmesi gerekir. Bu da İttifak çapında kurum içi araştırma ve analiz kapasitesinin arttırılmasını gerektirir. Müttefik ülkelerin siyasi ve askerî yetkililerinin temel tehditler karşısında uzun vadedeki amaçlar konusunda daha fazla ve daha derin konuşmalar yapmaları gerekiyor; buna çok zor ve tatsız senaryolarla oynanacak savaş oyunları da dâhildir.
Sonuç olarak, NATO’nun yapacağı çok iş var. İddialı düşmanlar karşısında kendini beğenmişlik kabul edilemez. ABD eski Savunma Bakanı Jim Mattis’in gayet yerinde ifade ettiği gibi, “Silahınızı kullanmadan önce beyninizi kullanın.” Bu sözler bireysel olarak askerler için geçerlidir; giderek istikrarsız hale gelen dünyada bir milyar insanın güvenliğini korumak için çalışan, nükleer silahlara sahip, ürkütücü siyasi-askerî İttifak için daha da geçerlidir. Tüm karmaşaya rağmen, NATO’nun geleceğinin belirsiz olması gerekmez. Bazıları bu makalede özetlenen doğru seçimler, uzun vadeli düşünme ve dikkatli yatırımlarla İttifak geleceğini aktif olarak şekillendirebilir. Sonuçta insanın eleştirel düşünme özgürlüğü ile desteklenen yaratıcılığı NATO’nun otoriter rakiplerinin sahip olmadığı tek sonsuz stratejik kaynaktır.