Biyofiziksel, biyokimyasal ve davranışsal teknolojilerdeki ilerlemeler bilim kurguyu gerçeğe dönüştürmeye başladı. Bu gelişmeler heyecan verici olanakların yanı sıra etik ve sorumlu kullanım konularıyla ilgili bir takım sorunlar da getiriyor.

İttifak, yeni ortaya çıkan ve yıkıcı teknolojilerin getirdiği önemli fırsatlarla karşı karşıya bulunuyor. Yeni gelişmekte olan Bilişsel Biyoteknoloji (BBT), İttifak üyelerinin ekonomik ve askerȋ rekabet yeteneklerine ilişkin çok çeşitli sonuçlar yaratabilecek bir alan. [Yapay Zekâ] (https://www.nato.int/docu/review/articles/2020/11/24/artificial-intelligence-at-nato-dynamic-adoption-responsible-use/index.html) konusundaki görüşmelerde de olduğu gibi, bu alandaki gelişmeler yeni teknolojilerin hem dinamik bir yaklaşımla benimsenmesini hem de sorumlu yönetişimi üzerinde odaklanılmasını gerektirecek.

BBT, insanın düşünme, hissetme, eşgüdümleme ve fiziksel ve toplumsal ortamlarda harekete geçme becerilerini güçlendirme ve geliştirme yeteneğidir. Bu teknoloji sayesinde, genelde insanoğlunun fizyolojisi tarafından kısıtlanan etkililiğimiz, biyofiziksel, biyokimyasal yollarla veya biyomühendislik vasıtasıyla geniş alanlara yayılabilecek ve güçlenebilecek.

Bu alan henüz emekleme dönemindedir, ancak muazzam sonuçlar vadediyor. Örneğin, geçtiğimiz on yılda bilim adamları beyinden gelen sinyalleri makine arayüzleri ile birleştirerek zihinle kontrol edilen protezler yaratmayı başardılar. Daha yakın zamanda ise duyuları algılayabilen ve bu algıyı beyine geri yollayabilen protezler yaratarak bu bilgi akışını çift yönlü hale getirdiler.

Eğer insanlar makineleri, makineler de insanlar harekete geçirebilirse kendi fizyolojik sınırlarımızın ötesine geçmiş olacağız. Ayrıca, eğer bu makineler hareketli olur ve zihnimiz ile uzaktan etkileşim kurabilirse, kendi fiziksel sınırlarımızı aşmış olacağız.

Diğer yandan, zihnin derinlikleri de artık ulaşılmaz olmaktan çıkıyor: gelişmekte olan beyin-bilgisayar arayüzleri bilgisayarları eğitmemizi ve yönlendirmemizi mümkün kılarken bilgisayarlar da giderek zihnimizin derinliklerine bakabilir, bizi eğitebilir ve geliştirebilir hale gelmekte. Bir başka deyişle, bizler makinelerimizi daha da geliştirmeye ve güçlendirmeye çalışırken şimdi görüyoruz ki makinelerimiz de bizleri geliştirebilir, güçlendirebilir ve hatta kontrol edebilir.

Bilişsel Biyoteknoloji insanın düşünme, hissetme, eşgüdümleme ve fiziksel ve toplumsal ortamlarda harekete geçme yetilerini güçlendirmeyi ve geliştirmeyi amaçlar.  Resim PRISM, NDU izniyle
)

Bilişsel Biyoteknoloji insanın düşünme, hissetme, eşgüdümleme ve fiziksel ve toplumsal ortamlarda harekete geçme yetilerini güçlendirmeyi ve geliştirmeyi amaçlar.
Resim PRISM, NDU izniyle

BBT’nin geniş kapsamlı kullanım alanları üzerinde düşünürken üç yaygın uygulama alanını ayırt etmek yararlı olacaktır: Toparlanma, Üst Düzeye Taşıma ve Bir Şeyin Yerine Koyma

    1. Toparlanma zihin ve bedenin verimli şekilde işlev görmesini engelleyen bilişsel ve biyolojik bozuklukların onarılması veya eski haline döndürülmesini kapsar. Burada amaç yetenekleri temel işlevselliklerine geri döndürmektir. Uygulamalar arasında yaralanan askerlerin fiziksel yeteneklerine tekrar kavuşabilmelerini sağlamak; travmatik beyin hasarlarını iyileştirmek; travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) tedavisi; anıları geri getirmek veya (travmatik stres vakalarında) baskılamak ve karar verme ve uygulama işlevlerinin tekrar kazanılmasını kapsar.
  • Üst Düzeye Taşıma çoğaltılmış ve güçlendirilmiş bilişsel ve fizyolojik işlevlerin doğal yeteneğin ötesine taşınarak operasyonel etkililik, hazırlıklılık ve eğitimde dramatik değişiklilere neden olmasını kapsar. Uygulamalar arasında duyuların güçlendirilmesi (örneğin, daha uzağı görebilme veya daha iyi duyabilme); bilgiyi daha hızlı işlemleme; daha hızlı ve daha etkili karar verme; daha verimli öğrenme ve dil öğrenimi ve daha fazla fiziksel güç ve dayanıklılık bulunmaktadır. Bireysel yetenekler için doğru olan bir şey gruplar için de doğru olabilir. BBT, dağıtılmış bilgi vasıtasıyla bir grubun yeteneklerini bir üst düzeye çıkartmakta da kullanılabilir. Örneğin bir birliğin her bir üyesi diğer üyelerinin ne bildiğini ve gördüğünü bilir ve böylece “savaşın bilinmezliği” olgusu zayıflar. Sonuçta hem hızla karar verebilme yetisi daha iyileşir hem de yeni savaş teknikleri ve teknolojileri daha hızla kazanılır ve özümsenir.

    1. Bir Şeyin Yerine Koyma zihinsel ve fiziksel işlevlerin insanın doğal potansiyelini aşacak şekilde arttırılmasını (ve belki de yerlerine yenilerinin konmasını) kapsar. Duyularla ilgili bağlantıların yerini bilgisayar arayüzleri alabilir ve böylece insanın yetenekleri beş doğal duyudan bağımsız hale gelebilir. Sözlü iletişimin yerini bilgisayarla desteklenmiş telepati veya veri yüklenmesi alabilir. Fiziksel hareketin yerini uzaktan kontrol edilen robotlar veya operatörün zihin gücüyle yönettiği “loyal wingman” dronları alabilir. Bu belki de geliştirmenin en fütüristik formudur zira çoğu araştırma ve geliştirme doğada meydana gelir. Şu noktaya dikkat edilmesi önemlidir: bu tür geliştirme insanla etkileşimi ortadan kaldırmaz – aksi takdirde bu da başka bir tür otomasyon olurdu. Bu tür geliştirme insan biyolojisi ile mekanik hareketin bir birleşimidir.

Bu tür ayırıcı özellikler ileride yapılacak araştırmalarda, teknolojik gelişime yapılacak yatırımlarda ve operasyonel kullanımın kabulünde önceliklerin belirlenmesi açısından yardımcı olabilir. Ayrıca bu ayırımlar üç kategorinin farlı düzeylerdeki teknik riskler ve etik bilinmezliklerini dikkate alarak sorumlu kullanım konusundaki ilkelerin belirlenmesinde de yardımcı olabilir.

Bilişsel Biyoteknolojinin mevcut durumu ve gelecekteki potansiyeli

Halen bilişsel teknolojiler üç temel alan üzerinde odaklanıyor: biyofiziksel, biyokimyasal ve davranışsal. Bu teknolojilerin gelecekte ne yöne gideceklerini kestirmek henüz güç, özellikle de hâlâ yenileri ortaya çıkmaya devam ederken. Ancak sivil toplumun evrimini, ekonomi ve askerȋ işler ile ilgili mevcut varsayımları önemli ölçüde altüst edecek potansiyele sahip oldukları açık. Bu nedenle mevcut savunma yapılarını ve doktrinini en çok etkileyebilecek veya altüst edebilecek bu teknolojilerin ve uygulamaların yükselişini dikkatle izlemek İttifak’ın yararına olacaktır. Ayrıca, İttifakın başlangıç aşamasındaki yatırımlarını kendisi için özellikle ümit vadeden veya rekabet yeteneğini etkileyebilecek alanlara yöneltmesi çok önemlidir.

Biyofiziksel teknolojiler

Biyofizik alanındaki ilerlemeler beyin-bilgisayar arayüzleri (BBA) üzerinde odaklanır. Bunlar insan vücudunun içine doğrudan veya transkraniyal doğru akım uyarımı (tDCS / tDAU) vasıtasıyla yerleştirilir. Transkraniyal doğru akım uyarımı (tDAU) başa takılan elektrotlar vasıtasıyla gönderilen sürekli doğru akım kullanan bir tür nöromodülasyon şeklidir ve istendiğinde takılıp çıkarılabilir. Beyin-bilgisayar arayüzleri esasında yardımcı teknolojiler (protez kollar ve zihinle kontrol edilen tekerlekli sandalyeler gibi) sağlamak için geliştirilmişse de, çift yönlülükte kaydedilen son gelişmeler, duyu algılamanın güçlendirilmesine de (örneğin biyonik göz veya durum bilincinin yükseltilmesi) olanak sağlamıştır. Bu teknolojilerin daha başka uygulamaları arasında hava veya kara araç sistemlerinin zihinle yönetilmesi, zihinle yönetilen dronlar veya füzeler, veya askerlerin eksoskeletonlar (robotik giysiler) ve ileri sensörlerle mekanik hale getirilmeleri sayılabilir.

Eksoskeletonlar askerlerin fiziksel kapasitelerini arttırıp daha hızlı koşmalarını, daha ağır yükler taşıyabilmelerine ve vücutlarının zorlanmasını engellemelerine olanak sağlar.
Resim 1: ©Lockheed Martin
Resim 2: ©Army Technology
)

Eksoskeletonlar askerlerin fiziksel kapasitelerini arttırıp daha hızlı koşmalarını, daha ağır yükler taşıyabilmelerine ve vücutlarının zorlanmasını engellemelerine olanak sağlar.
Resim 1: ©Lockheed Martin
Resim 2: ©Army Technology

Aynı zamanda tDAU uygulamalarının bizzat insan beynini regüle ederek beynin yürütücü işlevlerini, öğrenme mekanizmalarını, bellek, dil işleme, duyusal algılama ve motor fonksiyonlarını etkilediği de görülmüştür. tDAU konusundaki son çalışmalar travma sonrası stres bozukluğunun (TSSB) tamamen iyileştirilmesi ve obsesif kompulsif bozukluk (OKB) gibi psikiyatrik hastalıkların tedavisi üzerinde odaklanmakta. Ancak teknoloji aynı zamanda askerlerin bilişsel ve fiziksel yetilerini arttırmayı da sağlıyor: senaryoların daha kolayca ve daha hızla analiz edilebilmesi; belleğin çok daha büyük bir netlikle depolanıp geri çağrılabilmesi; ağrı algılarının hafifletilmesi; psikolojik öz savunmanın yerleşmesi ve kas hafızası ve motor becerilerin hızla yerleşmesi gibi. tDAU’nun bir diğer tartışmalı boyutu da kullanıcının zihninin derinliklerine bakma, geçmişe dönük belleği bir dış monitöre yansıtıp geri oynatabilme veya hatta zihne sentetik anılar ve imajlar yerleştirme potansiyelinin olması.

Biyokimyasal teknolojiler

Biyokimyasal araştırmalar insanın fizyolojisini ve bilişsel fonksiyonlarını ilaçlar, genetik modifikasyon ve biyolojik türevlerle güçlendirmek üzerinde yoğunlaşır. Hem doğal hem sentetik nootropik bileşiklerin birlikte kullanımının kişinin nörokimyasını yeniden dengeleyip optimize ederek beyin ve sinir sistemi fonsiyonları ve etkililiğini arttırdığı ortaya çıktı. Bu bileşikler uyanıklık ve dikkati arttırma, reaksiyon süresini hızlandırma, dayanıklılık ve zihinsel esnekliği arttırma, kaygı ve korkuyu azaltma ve grup dinamiklerini ve koordinasyonu geliştirme potansiyeline sahip. Tedavi açısından ise depresyon, travma sonrası stres bozukluğu, bellek kaybı ve demansta kullanılıyorlar.

Davranışsal Teknolojiler

Davranış araştırmaları öğrenme algoritmaları, sanal gerçeklik ve biyo-geribildirim metotları ile bilişsel ve motor fonksiyonun modifikasyonu ve iyileştirilmesi üzerinde odaklanır. Sanal gerçeklik ortamlarının halen pilotların, tank personelinin ve piyade sınıfının eğitimindeki yararı bilinmekte. Belleğin keskinliği eğitim ve oyunlaştırma algoritmalarıyla arttırılabilir. Davranışlar ve kişisel alışkanlıklar takviyeli öğrenme yöntemleriyle değiştirilebilir. Uygulamalar hem iyileştirme hem de tedavi üzerinde odaklanır; son zamanlarda travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) ve davranış bozukluklarının tedavisinde ilerlemeler olmuştur.

Bethesda Maryland’deki (ABD) Walter Reed Askerî Tıp Merkezinde bir muharebe simülatörü ile yapılan TSSB tedavisi görüntüsü ©U.S. Army
)

Bethesda Maryland’deki (ABD) Walter Reed Askerî Tıp Merkezinde bir muharebe simülatörü ile yapılan TSSB tedavisi görüntüsü ©U.S. Army

Kullanıcının gerçek zamanlı bilişsel ve fizyolojik verilerinin (örneğin, dikkat ölçümü, kalp atışı hızı gibi) entegrasyonu fiziksel ve bilişsel performansı arttırma konusunda yeni ufuklar açar. Motivasyonel uyarıcılar kullanıcının o anki fizyolojik ve zihinsel durumuna dayanarak makine öğreniminden çıkarılan algoritmalar yoluyla tekrar kendisine geri gönderilir. Bir kişisel eğitmenin akıllı FitBit aracılığıyla sizi motive edip en üst performans düzeyine çıkmanızı sağlaması pek uzak bir olasılık olmayabilir. Bireysel performans sonuçlarından elde edilen anonimleştirilmiş verilerin büyük veri setlerinde toplanması bu algoritmaları daha da geliştirebilir. Sonuç sizi sizden daha iyi tanıyan bir FitBit olabilir.

Etik konular ve sorumlu kullanım

Bilişsel Biyoteknolojide (BBT) karmaşıklık açısından Yapay Zekâyı bile aşan çeşitli etik sorunlar mevcuttur. Bunların ilki kişisel irade konusudur. Eğer Bilişsel Biyoteknoloji insanın kararlarını ve eylemlerini motive edip harekete geçirebiliyorsa ve hatta kontrol edebiliyorsa, bireysel sorumluluk hangi noktada biter? Askerler BBT etkisi altındayken yaptıkları hareketlerden sorumlu mudurlar, ve hangi şartlar altında sorumlu olurlar?

Bununla ilgili olarak, İttifak bu teknolojiyi kullanmakla görevli bireylerin BBT kullanmaları için yeterli rızaya sahip olduklarını nasıl garanti edecektir? Bu teknolojiler hem fizyolojik hem de zihinsel olarak yayılmacı olabilirler ve istenmeyen bilişsel ve biyolojik sonuçlarını tümüyle anlamadığımız için zarar verme potansiyelleri bulunabilir.

Ayrıca bu teknolojiler aklımıza girip en özel düşüncelerimizi ve belleğimizi görmeye başlayınca mahremiyet konusunda önemli endişeler ortaya çıkacaktır. Bu tür araştırmaların sınırları nelerdir? Ve fizyolojik ve bilişsel verilerle ilgili nasıl bir koruma mevcuttur; bu verileri kim saklayabilir, yayılmasını kontrol edebilir veya silinmelerine neden olabilir? Daha genel olarak, zihinsel kontrol, bilişsel silme ve yeniden programlamaya karşı nasıl bir korunma olacaktır?

İttifakın BBT konusundaki başarısı bu etik sorunlarla ilgili çok iyi tasarlanmış ilkeler ve uygulamalara dayanacaktır zira bu teknolojilerin benimsenmesi ve entegrasyonu Müttefik hükümetlerin ve toplumlarının çoğunluğunun rızasına ve kabulüne dayanacaktır. Yapay Zekâ konusunda da olduğu gibi, İttifak ve üye devletlerin mahremiyet, rıza, yasallık, sorumluluk ve yönetilebilirlik konularını ele alıp sorumlu kullanım ilkeleri geliştirmeleri gerekecektir.

Bu yazı inovasyon konusundaki bir dizinin üçüncü makalesidir. Bu makale dizisi Müttefiklerin kabul etmeyi planladıkları teknolojiler ve bu teknolojilerin NATO İttifakının savunma ve güvenliği açısından sağlayacağı fırsatlar üzerinde odaklanmaktadır. Daha önceki makaleler: