ABD liderliğindeki bu çokuluslu tatbikat, son yıllarda, NATO Müttefiklerinin büyük ölçekli kuvvetlerinin Avrupa içindeki ve Atlantik aşırı intikalini destekleme yeteneklerini ölçen en önemli sınav haline gelmiştir. Çeşitli sivil ve askerȋ aktörler, bu kuvvetlerin hava, deniz, kara ve demiryolu ile sorunsuz bir şekilde intikalini mümkün kılmak amacıyla yakın ilişkiler içinde çalışmışlardır. Buradan alınan dersler günümüzdeki zorlu güvenlik ortamında İttifak’ın hazırlıklılık durumunu ve direncini daha da güçlendirecektir.
ABD Avrupa Ordusu Ocak-Mart 2020 tarihleri arasında Avrupa’da yaklaşık 6,000 Amerikan askerȋ personeli konuşlandırmıştır. Ayrıca çoğu Avrupa’daki önceden yerleştirilmiş malzeme depolarından alınmış yaklaşık 9,000 araç ve teçhizatı ve Atlantik üzerinden 3,000 parça teçhizatı taşımıştır. Bu tatbikatın Soğuk Savaş’tan beri Avrupa’da yapılmış üçüncü en büyük askerȋ tatbikat olduğunu söylemek daha iyi bir fikir verecektir. ABD Avrupa Ordusu aynı zamanda Müttefikler ve ortaklarla işbirliği içinde birçok asker ve teçhizatı Avrupa’daki çeşitli limanlar ve havalimanlarından Almanya ve Polonya’daki eğitim sahasına taşımıştır.
2020 başlarında başlayan COVID-19 pandemisi karşısından ABD Avrupa Ordusu, kuvvetleri ve yerel halkı korumak amacıyla son derece sağduyulu davranarak Defender-Europe-20 Tatbikatının çapını ve kapsamını değiştirmeye karar verdi. Tatbikat yapılan uyarlamalarla devam etmiş ve Amerika Birleşik Devletleri ve Müttefiklerine, ve NATO’ya kuvvetler ve teçhizatın Atlantik aşırı ve Avrupa’daki intikali ile ilgili kıymetli bilgiler sağlamıştır.
Geçmişi yeniden şekillendirmek?
Defender-Europe 20 tatbikatının NATO açısından önemini değerlendirirken Soğuk Savaş sırasında nasıl çalıştığımızı anlamak önemlidir. O günlerde büyük sayılarda asker ve teçhizatı hızla intikal ettirmekte özellikle çok başarılıydık. Müttefik kuvvetler NATO’nun stratejisinin ve kavramlarının doğruluğunu kanıtlamak için düzenli olarak takviye konusunda eğitim yapıyorlardı. Ayrıca, konuşlanma pozisyonlarının tam olarak nerede olduğunu, önceden yerleştirilmiş hangi stoklar ve teçhizata erişimleri olduğunu, kademelendirilmiş destek sistemlerinin nasıl çalışacağını ve ev sahibi ülkelerin net olarak belirlenmiş olan stratejik, operasyonel ve taktik düzeydeki uyarlamalar çerçevesinde hangi desteği vereceklerini tam olarak biliyorlardı.

ABD’nin gerek olduğu takdirde kuvvetleri hızla ve güçlü bir şekilde kuvvetleri takviye etme taahhüdü (REFORGER - Kuvvetlerin Almanya’ya Geri Dönüşü) çerçevesinde 1988’de 125,000 personel on gün içinde Atlantik aşırı konuşlandırılmıştı. © NATO
REFORGER (Kuvvetlerin Almanya’ya Geri Dönüşü) dizisi gibi Soğuk Savaş dönemindeki tatbikatları, bir ülkeye bir kuvvetin sokulması ve NATO’nun da iyi bilinen bir düşmana karşı yine iyi bilinen bir mahalli koruyacak şekilde konumlanması üzerine tasarlanmıştı. Son REFORGER tatbikatından yaklaşık 30 yıl kadar sonra yeni güvenlik ortamı çok daha fazla bilinmezlerle dolu bir ortam haline gelmiştir; dolayısıyla planlamalarımız da daha esnek ve acil mukabelede bulunabilecek şekilde geliştirilmiştir. Defender-Europe 20 tatbikatının misyonu, yani Atlantik ötesinden ve Avrupa içinde büyük sayıda birlik ve teçhizatın intikal yeteneğini geliştirmek, İttifak için önemlidir çünkü bu misyon bir yandan temel süreçleri ve becerileri sınarken bir yandan da müşterek bir amacı yansıtır.
ABD ve Müttefik kuvvetlerin konuşlandırıldığı Defender-Europe 20 on yıllardır yapılmış en kapsamlı tatbikattır. Bu tatbikat hem transatlantik bağın ne kadar güçlü olduğunu göstermekte hem de NATO Müttefiklerini güçlü bir lojistik kapasite ile desteklenen kurumsal bilgilerini yeniden canlandırmaya teşvik etmektedir.
Tatbikatlar mukabele seçeneklerini mükemmel yapmayacaktır, ama bu tür faaliyetler ihtiyacımız olanı gereken zamanda yapabileceğimizi kanıtlamamıza yardımcı olacaktır. Müttefiklerin bu tatbikatta ev sahibi ülkelerden geleceğine güvendikleri destek (Belçika, Danimarka, Almanya ve Hollanda’nın sağladığı destek gibi) gelecekte de izleyebileceğimiz bir model olabilir. Bu örnek uygulama aynı zamanda Müttefiklerin daha büyük ölçekli NATO kuvvetlerine ev sahipliği yapmak ve onlara destek vermek için hazırlanmalarına yardımcı olacaktır.
Müttefik ülkelerin hükümetleri kendi topraklarında tekrar yüksek profilli ve büyük ölçekli askerȋ faaliyetlere dönülmesi gereğini artık kabul ettiklerinden, Defender-Europe 20 tatbikatlarının ölçeği vatandaşlarımız tarafından da normal olarak kabul edilmelidir. Bu tür faaliyetler kadın ve erkek askerlerimizin gerçekçi ve zorlu bir senaryo ile eğitim yapmalarını ve hazırlıklı olma ve birlikte çalışabilme yetenekleri için esas olan çalışma usulleri ve manevralar üzerinde pratik yapmalarını sağlar.
Defender- Europe 20 gibi tatbikatların bir başka önemli amacı ise NATO’nun gerekli olduğu yerde ve zamanda tüm askerȋ yeteneklerini ortaya koyacağını göstermek ve aynı zamanda askerȋ kuvvetlerimizin saldırıları caydırmak ve onlara karşı koyabilmek için böyle büyük ölçekte eğitim yapmalarının ne kadar önemli olduğu konusunda vatandaşlarımızın bilincini arttırmaktadır. Birçok ülkede, genç nesiller bu tür büyük ölçekli olaylara ve Soğuk Savaş’ın gölgesindeki ‘normal’ hayatın özelliklerine aşina değillerdir. Ayrıca askerȋ ve sivil hazırlıklılığın önemi ve toplumumuzun her kesimimin barış ve güvenliğimizi sürdürmekte oynadığı rol ile bir ilişki kurmakta zorlanabilirler. Nitekim COVID-19, silahlı kuvvetlerimizin sadece askerȋ bir krizde değil, sağlıkla ilgili bir krizde de – havadan tıbbi malzeme ve hastaların naklinden sahra hastaneleri kurmaya ve dezenfeksiyon ve zararlı maddelerin ortadan kaldırılmasına kadar – sivil çabalara destek vermekte oynadıkları hayati rolü göstermiştir.
Defender-Europe 20 koronavirüsün yayılmasını önlemek amacıyla bir takım kısıtlamalara hedef olmuştur. Yine de Müttefiklere büyük sayılarda asker ve teçhizata (tanklar, zırhlı araçlar ve ağır istihkâm teçhizatı asker nakliye vasıtaları ve askerȋ mühendislik için ağır teçhizat gibi ) ev sahipliği yapmak ve desteklemek ve toprakları üzerinde intikallerini sağlamak konusundaki yeteneklerini sınamak için büyük bir fırsat sunmuştur. Tatbikat sahasının bu tür konuşlandırmalar için hazırlanması lojistiği etkin şekilde uygulayacak kadar hazırlıklı ve esnek olmayı gerektirir. Tatbikattaki faaliyetlerin ölçeği üzerinde uyarlamalar yapılması gereğine rağmen, bu uyarlamaların planlanması ve uygulanması konusunda harcanan zaman son derece değerliydi.
Esnekliğin niteliği komutanının kafasında şekillenir; gerçeği ise lojistikle ortaya çıkar. yatar; gerçeği ise lojistikte yatar.
NATO’nun İmkân ve Kabiliyet Kazandırma çabaları
Müttefiklerin büyük sayıda asker ve teçhizatın hızla intikalini destekleyebileceklerini garanti etmek için yürütülmekte olan çalışmalara NATO dilinde ‘SACEUR’ün Avrupa Müttefik Kuvvetler Yüksek Komutanı) Sorumluluk Alanı’na imkân ve kabiliyet kazandırma denir. İmkân ve kabiliyet kazandırma demek Müttefiklerin yüksek düzeyde hazırlıklılık konumlarını sürdürebildikleri ve birlikleri hızla ve gerek görülen noktalara gönderebilmek için gereken düzenlemeleri ve altyapıyı kurabildikleri anlamına gelmektedir. Müttefiklerin kuvvetleri ne kadar hızla intikal ettirdikleri NATO’nun mukabele hızında belirleyici bir unsur olacaktır. Dolayısıyla imkân ve kabiliyet kazandırma inanılırlığı olan caydırıcı bir araçtır. Bir kriz durumunda NATO’nun yüksek hazırlık durumundaki öncü unsurları bir Müttefiki desteklemek üzere birkaç saat içinde konuşlanmaya hazırdır; takviye güçleri de hemen arkalarından gelir.
NATO ülkeleri kuvvetlerini ve teçhizatını hızla konuşlandırabilmek amacıyla çeşitli önlemler almışlardır. Bu konuda yürütülmekte olan çalışmalar arasında şunlar da bulunmaktadır:
Kara, hava ve denizde sınırlarda hızlı geçişi sağlayacak yasal önlemler ve diplomatik geçiş izni:
Etkili komuta, kontrol ve iletişim;
Nakliye kapasitesi;
Altyapı.

NATO’nun Trident Juncture 2018 tatbikatı kapsamında bir Birleşik Krallık konvoyu Hook of Holland kasabasından Norveç’e uzanan 2,000 kilometrelik yolculuk sırasında Danimarka’yı İsveç’e bağlayan Øresund Köprüsünden geçiyor. Müttefik kuvvetlerin Avrupa’ya ve Avrupa içinde hızla intikali ve idame yeteneğinin sergilenmesi bu tatbikatın önemli bir parçasıydı. ©NATO
Temmuz 2019’da yapılan Brüksel Zirvesinde Müttefikler “mümkün olan en kısa zamanda, 2024’ten daha geç olmamak kaydıyla, İttifak içinde ve ötesinde kuvvetlerimizi ve teçhizatlarını konuşlandırma ve idame etme becerimizi arttırmak ve kuvvetlerimizin hava, kara veya denizdeki hareket kabiliyetlerini iyileştirmek” taahhüdünde bulundular. “Bu taahhüt, barış zamanında, kriz sırasında ve bir çatışmada ulusal planlar da dâhil hükümetin-tümü yaklaşımını ve sivil ve askerî oyuncuların hükümetlerin çeşitli unsurlarıyla işbirliği yapmalarını gerektirir.”
Müttefikler personel ve teçhizatın hızla intikali için gereken yasalar, süreçler ve yöntemlerin ve ayrıca diplomatik geçiş izninin yürürlüğe girdiğini ve uygulandığını garanti etmeyi kabul ettiler. Bu bağlamda, sınır geçiş düzenlemelerinin birçok ülkenin kuvvetlerinin hızla intikalini desteklemesi gerektiğini unutmamalıyız. Askerî konuşlanmaları koordine etmek için etkili komuta ve kontrolü sağlamalı, diğer taraftan da kolluk ve ilk yardım ekipleri de dâhil olmak üzere sivil makamlar ile yakın işbirliğini garanti etmeliyiz. Kuvvetlerin hava, deniz, karayolu ve demiryolu ile sorunsuz şekilde hareketlerine olanak sağlamak için sivil ve ticari sektöre ait olanlar da dâhil olmak üzere tüm gerekli nakliye yetenek ve altyapısına erişim sağlamalıyız.
Geniş bir sivil-asker ekip çalışması
Defender-Europe 20 gibi bir tatbikat için gerekli şartları yaratmak ve gereken desteği sağlamak açıkçası askerî lojistikten çok daha büyük bir sorun ve görevdir ve askerî alanın ötesine geçer. Bu bir sivil-asker ekip çalışmasıdır ve çok çeşitli alanlardan gelen çok çeşitli aktörlerin işbirliğini gerektirir. Bu aktörlerin arasında ikmal yeteneği ve altyapı dâhil önemli kapasiteler sağlayan ticaret sektörünün de bulunması önemlidir. Sadece bir kriz durumunda değil barış zamanında da eğitim ve tatbikatları desteklemek ve ayrıca topraklarımızın tümünü savunmaya hazır olmak için eşgüdümlü bir hükümetin-tümü yaklaşımı gerekir.
Elektrik, su, telekom sistemleri, yakıt, bankacılık ve süpermarket dağıtım sistemleri tümüyle kesintiye uğradığında bir Avrupa ülkesi ne kadar dayanabilir?
Müttefiklerin bir silahlı saldırıya karşı koyma becerileri sivil altyapılarının durumuna ve sivil kaynaklarının mevcudiyetine bağlı olacaktır. Güçlü ve dirençli ülkeler bir kriz durumunda dayanma güçlerini kendileri korurlar; ayrıca askerî personel ve teçhizatın yüksek intikal yeteneğini destekleme kapasitesine sahiptirler. Aynı şekilde, askerî kuvvetlerin konuşlandırılması ciddi ölçüde iletişim, enerji, nakliye, yiyecek, su ve tıbbî kaynaklar gibi sivil kaynaklara bağlıdır. Müttefiklerin direnme gücü Defender-Europe 20 tatbikatının önemli bir boyutudur ve silahlı kuvvetler ile sivil sektör arasındaki birlikte çalışabilme kapasitesinin bu denli önemli olmasının nedenidir.
Geçmişte askeriye için önemli olan altyapı – demiryolları, limanlar, havalimanları, ulusal enerji şebekeleri ve hastaneler gibi — genellikle devlete aitti ve dolayısıyla kolayca askeriyenin emrine tahsis edilebiliyordu. Bu altyapının bakım ve onarımı mevcut sivil kaynaklardan yararlanarak ulusal hükümetler tarafından sağlanıyordu. Ancak son birkaç on yılda devlete ait altyapı adım adım özel sektöre geçmeye başladı ve böylece özel sektör kriz yönetiminde çok daha önemli bir rol oynar oldu.
Bugünlerde tüm Müttefikler askerî ve özel sektörler arasındaki birbirine bağımlılığın bilincinde. Bugünkü tahminler NATO ikmal malzemesi ve teçhizatının yüzde 90 kadarının naklinden özel şirketlerin sorumlu olduğunu ve ayrıca ev sahibi ülke desteğinin yüzde 75 kadarını da bu şirketlerin sağladığını gösteriyor. Özel sektörle etkili bir işbirliği olmadıkça sivil – veya askerî - hazırlıklılık olamayacağı, NATO ve Müttefiklerin bu konuda gerekli uyarlamaları yapmış olmalarının şart olduğu son derece açıktır. Askeriyenin kendine ait yetenekler ile dışarıdan alınan destek arasındaki denge şartı son zamanlardaki büyük çaplı, yüksek görünürlükteki Müttefik ve NATO tatbikatlarında öne çıkmıştır ve ileride önemli bir uygulama alanı olacaktır.
NATO’nun tarihi boyunca Müttefikler örgütün kuruluş antlaşmasının [3. Maddesinde]((https://www.nato.int/cps/en/natohq/topics_132722.htm) belirtilen sivil hazırlıklılık gereği üzerinde dikkatle durmuşlardır. NATO’nun doğu ve güney sınırlarından gelen sorunlarla hızla değişen karmaşık güvenlik ortamı karşısında İttifak liderleri 2016’da Varşova’da, sivil hazırlıklılık kapasitesinin ulusal bir sorumluluk olduğunu teyit ederek dirençliliği kuvvetlendirmeye söz verdiler. Ayrıca bu kapasite ile takviye yeteneği arasındaki bağlantıyı vurguladılar. Müttefikler ayrıca “Dirençliliği Arttırma Taahhüdünü” kabul ettiler ve ulusal dirençliliğin yedi temel şartını yerine getirmeye söz verdiler. Bu şartlara şunlar da dâhildir:
Bir kriz döneminde hükümetin ve karar verme, kararları duyurma ve uygulama gibi kritik hükümet hizmetlerinin sürdürülebileceğinin garanti edilmesi;
Kesintisiz enerji arzı– ithalat yollarının, tedarikçilerin ve enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi de dâhil - ve enerji ağlarının birbirleriyle bağlantısallığı;
Kesintisiz yiyecek ve su arzı;
Kontrol altında tutulamayan kitlesel hareketlerle başa çıkılması;
Kitlesel yaralanma ve can ve mal kaybına yol açan olaylarla başa çıkılması;
Kesintisiz taşımacılık sistemleri;
Kesintisiz sivil iletişim sistemleri.
Defender-Europe 20 tatbikatında bunların hepsi sınanmıyor olsa da, bu tatbikat sivil-asker arayüzünü geliştirmek ve sivil hazırlıklılık kapasitesini ev sahibi ülkeye etkili ve sağlıklı bir destek sağlama yeteneği ile birleştirmek açısından mükemmel bir araç olmuştur. Örneğin, Belçika Ordu ve Deniz Kuvvetleri Antwerp limanında kurulan Geçici Askerî Köy kompleksinde güvenliği sağlamış, araçlar için yakıt ikmal tesisleri ve şoförler için dinlenme tesisleri sağlamıştır.
Beklenmeyene uyum sağlamak
Yaşadığımız pandemiden dersler çıkarmak amacıyla yürütülmeye başlanan pek çok önemli incelemenin konusu pandeminin geniş politik ve askerî etkileri olacaktır. Ayrıca pandemiden alınacak derslerle ilgili çalışmalar yürütülecektir. COVID-19’a verdiğimiz tepkinin imkân ve kabiliyet geliştirme açısından bize neler gösterdiğini dikkatle incelememiz gerekir. Bu olaylar birçok şeyin yanı sıra kesintisiz tedarik zincirlerinin, sağlam lojistik hizmetlerinin ve gerekli altyapıya garantili erişim ve sivil-asker etkileşiminin güçlenmesinin İttifak açısından önemi konusunda bizleri aydınlatacaktır. Koronavirüsün uzun vadedeki etkileri ne olursa olsun, Müttefikler sivil hazırlıklılık yeteneği vasıtasıyla direnme güçlerini arttırmak suretiyle stratejik şoklar ve sürprizlerin ardından toparlanabilmeyi başarabilecekler ve bir yandan da NATO’nun caydırıcılık ve savunma pozisyonunu destekleme yeteneklerini korumaya devam edeceklerdir.
Dolayısıyla genel olarak ABD önderliğindeki Defender-Europe 20 tatbikatında COVID-19 nedeniyle bazı değişiklikler yapılmış olsa da, bu tatbikat stratejik açıdan NATO için çok önemli bir tatbikattır. Bu tatbikat Müttefiklerin son yıllarda gerek Atlantik aşırı gerekse Avrupa içinde gerçekleşen büyük ölçekli intikalleri destekleme yeteneğinin ilk büyük sınavıdır. Birçok askerî ve sivil destek fonksiyonu açısından da son derece bilgilendirici olmuştur. Ayrıca bu tatbikatın bir parçası olarak Avrupa’ya gelen kuvvetlerin intikalleri sırasında belirlediğimiz ve öğrenmekte olduğumuz derslerin NATO’nun sürmekte olan imkân ve kabiliyet geliştirme çalışmalarına önemli katkıları olacaktır. Tatbikat özellikle de İttifakın bir hükümetin-tümü yaklaşımı çerçevesinde çeşitli bakanlıkların desteğini sağlama yeteneğini sergilemektedir; bu arada ticaret sektörüyle birlikte çalışmak için yapılan düzenlemeler de sınanmış olmuştur. Çok şey öğrenildi ve hala öğreniliyor, geliştirilecek daha çok şey var. Ama mesaj gayet açıktır: İttifak, kuvvetlerini planlamaya hazırdır ve bunun için gereken yeteneklere sahiptir.