BM Güvenlik Konseyinin 1325 sayılı Kararının uygulanmasındaki başarı ve sorunların bazılarına bir bakış
31 Ekim 2000 günü Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 1325 sayılı Kararının doğumu manşetlerde yer almıştı. Bu Karar, çatışmaların kadınlar ve kız çocukları üzerindeki orantısız etkilerine ışık tutuyor ve onların barış görüşmelerinin dışında bırakılmalarının bir güvenlik sorunu olduğunu vurguluyordu.
Kararın doğumu heyecan ve tezahüratla karşılandı. O gün, Beijing’de 1995 yılında yapılan Kadınlar Konferansından beri bıkıp usanmadan bu kararı çıkarmak için uğraşan kişiler — UNIFEM (BM Kadınlar’ın öncüsü) üyeleri, hükümet dışı örgütler ve sivil toplum aktörleri — nihayet bekledikleri kararın doğumunu kutlarken BM Güvenlik Konseyindeki sahneyi hayal edin: kulakları sağır eden alkışlar ve tezahürat, hatta halka açık alanda mutluluk gözyaşları.
19 yaşındaki 1325 ile Brüksel’deki NATO Genel Karargâhında buluşup kahve içtik. Kendisi Kadınlar, Barış ve Güvenlik üzerine Açık Oturuma katılmak üzere New York’taki BM Genel Karargâhına dönmeden önce bir Avrupa turu yapmakta – kendisi daha küçüklüğünden beri Güvenlik Konseyi sahnesinde hep başrolde olmuş. 1325, “erkek kararların yaşları veya dış görünüşlerinden çok nadiren bahsedildiğine” değinerek benden yazımda ne giydiğini anlatmamamı istedi.
BMGK’nun 1325 sayılı Kararını tanımayanlar için kısa bir özetle başlıyayım.
Kendisi çatışmalara dâhil olan tüm taraflardan şunları yapmalarını istiyor:
- Kadınların karar mekanizma ve görüşmelerine, ve barış konuşmalarına KATILIMLARINI ve üst düzeyli görevlerde temsil edilmelerini arttırmak. NATO açısından bu, örneğin daha fazla sayıda kadının silahlı kuvvetlere katılmasını sağlamak ve Müttefiklerden operasyonlarla ilgili konuşlandırmalara daha çok kadını dâhil etmelerini istemek anlamına geliyor.
- Çatışma çıkmasını ÖNLEMEK ve kadın ve kız çocuklarını çatışmalarla bağlantılı cinsel şiddetten KORUMAK.
- Planlama, politika ve harekâtlara bir CİNSİYET PERSPEKTİFİ getirmek. Bu da NATO için yerel nüfusu etkileyen farklı faktörleri anlamak, kadın ve kız çocuklarının çatışma ve krizler sırasında neler yaşadıklarını anlamak ve sonra da doktrin, plan ve operasyonlar geliştirilirken bunu göz önünde bulundurmak demek.
- Askerȋ operasyonların sonundaki KURTARMA ve TOPARLANMA aşamalarında kadın ve kız çocuklarının nasıl etkilendikleri konusu üzerinde düşünmek. Bu da kadınların ve kızların seferberliğin sona ermesi, silahların bırakılması ve yeniden bütünleşme programları sırasındaki ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için gereken önlemlerin alınmasını gerektirir.
İnsanlar sizin liberal Batılı ideallerin bir ürünü olduğunuzu söylediklerinde ne hissediyorsunuz?
1325: Bu bana bir anlam ifade etmiyor. Eğer soyumu saptamam gerekiyorsa, beni dünyaya getirenin Namibya ve Bangladeş olduğunu söylerdim. Ailemin geri kalanını da unutamam — Güvenlik Konseyi’nin beş daimî üyesi (Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık, Çin, Fransa ve Rusya) ve onların yanı sıra Arjantin, Jamaika, Kanada, Malezya, Mali, Tunus ve Ukrayna. Ben bunu tipik bir Batılı soy ağacı olarak görmüyorum. Ben bundan daha evrenselim.
Bana ilham veren sivil toplum oldu: Bosna ve Hersek, Ruanda ve Sierra Leone’deki çatışmalarda perişan olmuş, görüşme masalarına dâhil edilmemiş kadın ve kızlar.
Ne gibi evrensel değerlerim var? Bu sorunun cevabı da soruyu yönelttiğiniz kadın ve kızlar kadar çeşitli. Pakistanlı Malala Yousafzai’ye ne istediğini sorun, o size kızların da erkeklerle aynı eğitim fırsatlarına sahip olmalarını ve insan haklarından yararlanmak istedikleri için hedef alınmamalarını istediğini söyler. Iraklı Nadia Murad’a sorun, o da sizden kadın ve kızların artık savaş ve çatışmalarda cinsel şiddetin hedefi olmamalarını isteyecektir. Liberyalı Leymah Gbowee’ye sorarsanız kadınların artık görüşme masalarında olmalarını isteyecektir.

Pakistanlı eğitim savunucusu Malala Yousafzai Birleşmiş Milletlerde dünya liderlerine hitap ederek onları her çocuğun güvenli, özgür ve kaliteli ilk ve orta öğretim hakkına sahip olacağına söz vermeye zorluyor — 25 Eylül 2015. Fotoğraf BM/Mark Garten
Beş Daimî Üye ile ilişkileriniz iyi mi?
1325: Tabi ki! Onlar her kararın ailesi. Benden herkes hoşlanmaz. Bu yüzden Güvenlik Konseyinin bana ve kardeşlerime bir platform sağladığını bilmek son derece umut verici. [1325 sayılı Karardan sonra Eylül 2019’a kadar Kadınlar, Barış ve Güvenlik konularıyla örtüşen sekiz başka karar daha çıkmıştı.]
Bu dokuz kararın ilki olmak nasıl bir duygu?
1325: Genelde bu kadar büyük bir ailenin en büyüğü olmaktan mutluyum. Ancak kardeşim Kadınlar, Barış ve Güvenlik Kararları bir hayal kırıklığı sonucu doğdu. Maalesef ben uluslararası toplumun benden beklediği kadar etkili olamadım.
Ben mükemmel değildim — belki de bu kararların hiçbiri mükemmel değildir. Erkeklerin ve erkek çocukların da cinsel şiddetin kurbanı olabileceklerini gözden kaçırdığım gibi kadınların da şiddet uygulayabileceğini göz ardı ettim. Ayrıca erkeklerin ve erkek çocukların eşitlikçi bir topluma ve herkes için insan haklarına katkıda bulunmak konusundaki hayati rollerini de tanımlamakta yeterince net olamadım.
Bu nedenle 2106 [2013] ve 2242 [2015] gibi Kararlarla gurur duyuyorum. Onlar erkeklerin ve erkek çocukların kadınlara karşı uygulanan her türlü şiddetle mücadeledeki rollerinin yanı sıra kadınların silahlı çatışmaların önlenmesi ve çözümlenmesi sürecine, çatışma sonrasında barışı kurma, istikrar ve güvenliğin oluşturulması süreçlerine katılmalarını desteklemekte oynayabilecekleri rolü vurguluyorlar.
En genç kardeşim 2467 sayılı Karar [2019] erkeklere ve erkek çocuklara yöneltilen saldırıların da yaygın olduğu gerçeğini ortaya koyuyor — gözaltı merkezlerinde cinsel şiddet uygulanıyor ; bu tür şiddet tarih boyunca insanlara hükmetmenin bir yolu olarak kullanılmış. Bu tür olaylar genellikle rapor edilmiyor ve ben çatışmanın bu gözden kaçan boyutu konusunda insanları bilgilendirmek için çok daha fazlasını yapabilirdim. 2467’nin bu konuyu ele alacağından eminim.
İnsanların ve örgütlerin sizi uygulamakta başarısız olmalarının temel nedenleri nelerdir?
1325: İyi bir soru! Ben de her gün kendime bu soruyu soruyorum. Bence bunun farklı nedenleri var.
Bazıları için temel neden benim neyi başarmaya çalıştığımın farkında olmamaları.
Diğerlerinin nedeni ise ne yapmak gerektiğini bilmemeleri. [Politik ve askeri planlamacılar BMGK’nun 1325 sayılı kararının nasıl entegre edilebileceği konusunda bilgi için bu veri grafiğinden yararlanabilirler.]
Üst düzeyli personelin bazıları beni zaten uyguladıklarını sanıyorlar — çoğu beni Silahlı Çatışma Hukuku ile karıştırıyor. Birkaç tanesi ise benim amaçlarım ve hedeflerim ile güvenlik sorunları konusuna kendi yaklaşımları arasındaki bağlantıyı göremiyorlar. Diğerleri de beni yasal olarak bağlayıcı görmüyorlar.
Sizi yasal olarak bağlayıcı olarak görmeyenlere tepkiniz nedir?
1325: Bu zor bir soru. Bazı hukukçular BM Şartının VII. Bölümü doğrultusunda kabul edilmediğim için yasal bir bağlayıcılığım olmadığını iddia edebilirler – BM Şartının VII. Bölümü barışa yönelik tehditler, barışın ihlȃli ve saldırgan davranışlar konusundaki eylemler konusundadır. Bazı akademisyenler kullandığım dilin BM üyesi devletler üzerinde bağlayıcı etkisi olabilecek kadar güçlü olmadığını iddia ediyorlar — örneğin, ben “talep” sözcüğünü kullanmıyorum.
Ama kanımca eğer beni kabul etmişseniz benim savunduklarımı uygulamalısınız. BM Şartının 25. Maddesi BM’nin tüm üyelerinin “mevcut Şart uyarınca Güvenlik Konseyinin tüm kararlarını kabul etmelerini ve uygulamalarını” şart koşar. Bu nedenle Güvenlik Konseyi tarafından benimsenen herhangi bir kararın yasal açıdan bağlayıcı olduğunu iddia ediyorum.
Ayrıca ben yasal olarak bağlayıcı hukukun çeşitli organları tarafından destekleniyorum. London School of Economics’deki Kadınlar, Barış ve Güvenlik Merkezi Başkanı Profesör Christine Chinkin gibi destekçi akademisyenler bu konuya dikkat çekmişlerdir. Bir çatışma sırasında ve sonrasında kadınları ve kız çocuklarını koruyan Uluslararası İnsani Hukuk ve Uluslararası İnsan Hakları Hukuku benim uygulanmamı ve özellikle de Katılım, Önleme ve Koruma üçlüsünü “yapılabilir” değil “yapılmalı” haline getiriyor.
BM üyesi devletler yeni uygulama konusunda nasıl daha fazla sorumluluk sahibi olabilirler?
1325: Evet!! Pratikte bu işin o kadar kolay olmadığını söyleyebilirim. Yasal olarak bağlayıcı olduğumu kesinlikle kanıtlayabilsem bile uluslararası ilişkilerin karmaşıklığı benim uygulanmamı neredeyse imkânsız hale getiriyor. İstediğimiz şeyin gerçekleşmesi her zaman mümkün olmayabiliyor.
Kadınlar, Barış ve Güvenlik ile ilgili Ulusal Eylem Planları (bunlara kısaca UEP’ler diyoruz) benim uygulanmamla ilgili örnekler vermek ve benimle ilgili hesap verme zorunluluğu olmaması konusuna çözüm getirmek üzere 2005’te ortaya çıktı. Bir Ulusal Eylem Planı olan ilk üye devlet olduğu için Danimarka’yı, ve hemen onu takip eden Birleşik Krallık, İsveç ve Norveç’i alkışlıyorum. UEP’ler benim nasıl uygulanabileceğimi göstermek açısından olumlu bir adım olmuşlardır. Maalesef UEP’leri takip etmek kolay değil – ancak zamanla bu planların üye devletleri daha sorumlu yapacağını düşünüyorum.
NATO üyesi devletlere ve onların ortaklarının birçoğuna resmî bir politika ve eylem planı kabul ederek benim ve kardeşlerimin uygulanmasını faal olarak destekledikleri için minnettarım.

Kaynak: peacewomen.org
Operasyonların daha etkili olmasına nasıl yardımcı oluyorsunuz?
1325: Ben daima beni uygulayan ülkelerin sadece doğru olanı değil akıllı olanı yaptıklarını düşünürüm. Bunun anlamı şu: örneğin karışık asker veya polis devriyeler oluşturulursa kadın ve kız çocuklarından daha çok hikâyeler ve öneriler duyma olasılığınız artar.
Kadınlar ve kız çocukları (ve doğal olarak erkekler ve erkek çocuklar da!) nerede en zayıf konumda olduklarını ve karşılaştıkları güvenlik risklerini nasıl önleyeceklerini veya bunlara tepki verebileceklerini herkesten iyi bilirler. Onları dinlemek, gerek asker gerekse polisin onların ihtiyaçlarını karşılayabilmelerine yardımcı olur.
Katılım, Önleme ve Koruma üçlüsünü uygulamak ve planlamanın tüm alanlarında cinsiyeti göz önünde bulundurmak — stratejik düzeyden operasyonel düzeye kadar, hem sivil hem askerȋ kanatta — yerel halkı ve bölgede ne olup bittiğini daha iyi anlamak açısından yardımcı olacaktır.
En çok neyle gurur duyuyorsunuz?
1325: Güvenlik konularında kadınların önemli bir rolleri olduğu ve cinsel şiddetin savaşın bir yan ürünü değil çok ciddi bir güvenlik meselesi olduğu gerçeğinin uluslararası alanda tanınmasını sağlamak konusunda ilk adımı atmış olmaktan gurur duyuyorum.
Artık kadınların çeşitli barış süreçlerine katıldıklarını görmekten mutluyum — yakın zamanlarda yapılan bir çalışma kadınların barış görüşmelerine katılımlarının barışı daha iyi ve daha uzun süreli hale getirdiğini göstermiştir. Çatışma alanlarında oyuncuların kadın liderlere ulaşmalarını hep teşvik ettim ve onları çatışmalarla bağlantılı cinsel şiddete karşı korumalarının şart olduğunu vurguladım.
NATO’nun benim harekete geçme çağrıma cevap vermesi beni mutlu etti! 2007’de Müttefikler ve ortakları olan ülkeler beni ve kardeşlerim Kadınlar, Barış ve Güvenlik Kararlarının uygulanması konusunda bir çalışma başlattılar. Kadınlar, Barış ve Güvenlikten sorumlu her NATO Genel Sekreter Özel Temsilcisi benim işimin gerek sivil gerekse askeri alanda ilerletilmesine daha çok dikkat edilmesini sağladı.
Cinsiyet perspektifinin Müttefik operasyon ve misyonlarının analiz, planlama, icra ve değerlendirme aşamalarının kapsamına alınmasından ve cinsiyet konusundaki danışmanların NATO’nun stratejik komutanlıkları ve ast komutanlıklarının yanı sıra NATO önderliğinde yürütülen operasyon ve misyonlarda hizmet vermelerinden mutluluk duyuyorum. Ayrıca birçok NATO üyesi ülkede cinsiyet konusunda askerȋ danışmanlar görevlendirildi; daha da fazlasını görmek isterim. Bence kadınların birçok NATO ülkesinde piyade ve zırhlı birliklere katılmış olmaları çok sağlıklı bir durum. Bu eğilimin devam edeceğini umarım.

NATO Müttefikleri artık operasyon ve misyonlarda daha fazla sayıda kadını konuşlandırıyor. © NATO
Bu videodan NATO’nun cinsiyet eşitliği konusundaki taahhüdü ile ilgili daha fazla bilgi alabilirsiniz.
Ben aynı zamanda çatışmalarla bağlantılı cinsel şiddet ile mücadele konusundaki çeşitli çalışmaların ve insanların bu gibi suçlardan ceza almadan kurtulmamalarını garanti etmeyi amaçlayan birçok çabanın merkezindeyim. Örneğin, 2012 yılında BM Mülteciler Yüksek Komiseri Özel Temsilcisi Angelina Jolie ve o tarihteki Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı William Hague müşterek bir girişim başlattılar ve NATO ile ortakları 2015’te askerȋ esasları kabul ettiler.
Hükümetleri sivil toplumla toplantılar yapmaya teşvik ettim. Ve NATO’nun tüm temel görevlerinde cinsiyetin göz önünde bulundurulması konusunda önerilerde bulunan ve kadın örgütleriyle ulusal mekânlarda bağlantı kuran bir Sivil Toplum Danışma Paneli oluşturmuş olmasından mutluluk duyuyorum.
Ayrıca kadınların savunma ve güvenlik sektörüne – NATO’dakiler de dâhil – katılmalarında da bir rol oynamış olduğumu umuyorum, ancak bu genellikle erkeklerin alanı olarak algılandığı için daha gidecek çok yolumuz var.
Aslında bu benim işimin birçok boyutu için geçerli – bu nedenle fazla böbürlenmemeliyim! Çeşitli ilerlemelere rağmen benim uygulanmamdaki sorunlar henüz Kadınlar, Barış ve Güvenlik gündeminin tam olarak oturmadığına işaret ediyor. Sözleri eyleme çevirmek için daha yapılacak çok iş var. Hayallerimin gerçekleşmesi için yaşlı bir kadın olana kadar beklemek zorunda kalmayacağımı umarım.
1325, sizinle konuşmak bir zevkti, zamanınızı ayırdığınız için teşekkür ederim ve yeni yaşınızı kutlarım! 1325: Ben de yaş günümü benimle beraber kutladığı için NATO’ya teşekkür ederim!