Giderek bozulan güvenlik ortamı karşısında İsveç, hem savaş yeteneğini geliştirmek hem de toplumun direnme gücünü arttırmak için adımlar atmaktadır. Hükümet, bugünkü olayların gidişatı doğrultusunda ülkenin gelecekteki politikasını ve tutumunu ayarlaması amacıyla 2017 yılında bir Savunma Komisyonu atadı. Komisyon’un son raporu toplumun tüm kesimlerinin en kötü savaş senaryosu için hazırlanması gereği üzerinde odaklanıyor.
İsveç’in bu yaklaşımı NATO’nun kurucu antlaşmasının 3. Madde’sinde bulunan direnme ilkeleriyle benzerlik göstermektedir. Sivil hazırlık dahil bir çok konuda İsveç İttifak ile yakın çalışma içindedir. Müttefiklerin Varşova’daki 2016 Zirve toplantısında kabul ettikleri Direnme Taahhüdü’nün yedi temel koşulu ulusal boyutta direnme gücünü geliştirmekte değerli bir rehber görevi görmektedir.
Bugünkü savunma politikası
Kuzey Avrupa’daki güvenlik ortamı Rusya’nın 2014’te Kırım’ı yasal olmayan bir şekilde ilhak etmesinden sonra giderek kötüleşmiştir. Gerek NATO üyesi devletler gerek ortak ülkeler, Avrupa güvenliğini tehdit eden sorunları çözmek ve belirli kurallara dayalı olan uluslararası düzeni korumak için vakit kaybetmeden savunma konusundaki duruşumuzu dönüştürmek ve toplumlarımızı silahlı çatışmaların yarattığı zorluklara karşı hazırlamak zorunda olduğumuzu anlamışlardır. Arttırılmış işbirliği ve müşterek harekete dayanan caydırıcılık ve güven ortamını yaratmak için adımlar atılmalıdır; ancak ulusal düzeyde, ülkelerin de toplumlarını yeni güvenlik ortamına uygun şekilde hazırlamaları şarttır. Sonuç olarak, halen yürürlükte olan İsveç Savunma Yasası’nın (2015’te kabul edilmiştir) önceliği Silahlı Kuvvetlerin savaş yeteneğini geliştirmektir. Buna toplumun bütününde askeri ve sivil savunmayı kapsayan bir Topyekȗn Savunma kavramının geliştirilmesi de dâhildir.
Rusya’nın 2014’te Kırım’ı yasal olmayan bir şekilde ilhak etmesinden sonra NATO üyesi devletler ve ortak ülkeler vakit kaybetmeden Avrupa güvenliğini tehdit eden sorunların çözülmesi ve belirli kurallara dayalı olan uluslararası düzenin korunması gerektiğini anlamışlardır. Resim: NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg (sağda) ve İsveç Savunma Bakanı Peter Hultqvist (solda) 18 Kasım 2014’te NATO Genel Karargâhı’nda bir arada. © NATO
Yürürlükteki İsveç savunma politikası ülkenin dayanışma bildirisi doğrultusunda askeri yeteneklerin geliştirilmesi ve diğer uluslar ve uluslararası örgütlerle işbirliğinin derinleştirilmesi konularında yoğunlaşır. Bildiride şöyle denmektedir: “Eğer bir AB üyesi devlet veya Nordik ülke bir felaketle karşılaşırsa veya bir saldırıya uğrarsa, İsveç pasif kalmayacaktır. Etkilenen taraf İsveç olduğu takdirde bu ülkelerin de benzer şekilde hareket etmelerini bekliyoruz. Bu nedenle İsveç, sivil ve askeri destek verebilecek ve alabilecek bir pozisyonda olmalıdır.”
Mevcut Savunma Yasası İsveç’in savunma harcamalarında yeni bir akım başlatmıştır. Yirmi yıldan fazla bir zaman içinde hükümet ilk defa savunma bütçesi harcamalarını arttırma kararı almıştır. Hükümet, 2017’de, savunma bütçesini daha da arttırmış, zorunlu askerlik hizmetini tekrar başlatmış ve Baltık Denizi’nin ortasında bulunan Gotland adasındaki askeri varlığını yeniden tesis etme kararı almıştır.
2015 Savunma Yasası’nın önemli bir noktası da Topyekûn Savunma planlamasını tekrar başlatmasıydı. Soğuk Savaş sırasında İsveç, askeri açıdan Batı Avrupa’daki en güçlü devletlerden biriydi ve toplumunun tümünü kapsayan sistematik ve iyi gelişmiş bir Topyekûn Savunma kavramına sahipti. Ancak İsveç, Soğuk Savaş’tan sonraki barış döneminin bir getirisi olarak Topyekûn Savunma planlamasını sona erdirdi ve daha ziyade seferȋ yetenekler ve kriz yönetimine öncelik vermeye başladı.
Sonuç olarak, uzun yıllardır hükümetin yüksek alarm durumu veya savaş şartları ilan etmesi konusunda herhangi bir sistematik planlama veya hazırlık yapılmamıştır – bu durum sivil toplum içinde geçerlidir. Bugün İsveç Topyekûn savunma kavramını yeniden başlatmanın zorlukları ile karşı karşıyadır.
İsveç’in daha önceki savunma politikası ve toplumda yıllar içinde meydana gelen dönüşümler dikkate alınırsa, Topyekûn Savunmayı yeniden başlatmak bir hayli zor olacaktır. İsveç yasaları değişmemiş olabilir ama bugünkü İsveç toplumunun işleyişi Soğuk Savaş zamanındakinden çok farklıdır. Bu doğrultuda yapılacak planlama ve hazırlık çalışmaları için bir stratejik yönlendirme ve tanımlanmış hedeflere ihtiyaç vardır. Kısacası, Topyekûn Savunmayı yeniden başlatmak geniş kapsamlı bir sosyal reform gerektirmektedir.
2021-2025 yıllarına bakış
İsveç Savunma Bakanı Ocak 2017’de bir Savunma Komisyonu atadı. Komisyon’un gayet açık bir hedefi vardı: 2021-2025 dönemi için hazırlanacak Savunma Yasası’nın stratejik yönünü açıklığa kavuşturmak ve İsveç’in gelecekteki güvenlik ve savunma politikasının gelişimine kapsamlı siyasi destek sağlamak. Bu Komisyon hükümet ve parlamentodaki siyasi partilerin temsilcileri arasındaki danışmalar için bir forum görevi görmektedir. Komisyon’un görevi ülkenin gelecekteki savunma politikası ve duruşunu ayarlamak için günlük sorunların ötesini görebilmek bakabilmek ve politik önlemler önermektir. Hazırladığı raporlar yeni Savunma Yasası için yürütülen çalışmalara önemli bir veri sağlamaktadır.

Yürürlükteki İsveç savunma politikası ülkenin dayanışma politikası doğrultusunda hareket ederek askeri yeteneklerin geliştirilmesi ve gerek ulusal gerek uluslararası örgütlerle işbirliğini derinleştirmek konularında yoğunlaşmaktadır. Resim: İsveç’in yirmi yıldır yaptığı en büyük ulusal askeri tatbikatı olan Aurora Tatbikatında ana muharebe tankları (Eylül 2017). © İsveç Silahlı Kuvvetleri
2017 Aralık ayında Komisyon “Direnme Gücü – topyekûn savunma kavramı ve sivil savunmanın geliştirilmesi 2021-2025” başlıklı ilk raporunu Savunma Bakanına sundu. Rapor İsveç halkını herhangi bir silahlı saldırı durumuna hazırlayacak olan Topyekûn Savunma kavramının ilkelerini ve hedeflerini belirtmektedir. Güvenlik ortamının giderek kötüleşmiş olması İsveç toplumunun en kötü savaş senaryosuna karşı sistematik ve kapsamlı şekilde hazırlanması gereğini ortaya çıkarmıştır.
İsveç’in Topyekûn Savunma kavramını yeniden başlatmakta karşılaşılacak zorluklar neler olacaktır? Son zamanlarda İsveç toplumsal bir değişim geçirmiştir. Örneğin, ülke kesintisiz elektrik, bilgi akışı, ulaşım ve finansal işlemler in sık sık sekteye uğrayabileceği “sıfır stok üretim ekonomisi” modeline bağımlıdır. Mal ve hizmet akışında oluşacak bir sıkıntı toplumun büyük bölümünü etkileyecektir. Dijitalleşme toplumumuza ve yaşantımıza büyük değişiklikler getirmiştir. Elektronik iletişim sistemleri savaş benzeri durumlarda çalışabilecek şekilde tasarlanmamıştır siber saldırılar büyük bir tehdit oluştururlar. Eskiden devlete ait olan kamu hizmetleri bugün özel sektöre geçmiştir. Topyekûn Savunma planlamasını yeniden ele alırken bu noktaları dikkate almalıyız.
İsveç’in mevcut yasaları ve yönetmelikleri savunma çabalarını en üst düzeye çıkarabilmek için toplumdaki kaynakların seferber edilmesine olanak sağlamaktadır. İsveç yasası Topyekûn Savunma kavramını ülkeyi savaşa hazırlamak için gereken planlama ve önlemler olarak tanımlar. Topyekûn Savunma hükümet yüksek düzeyde alarm ilan ettiği zaman gerek askeri gerek sivil toplumdaki tüm işlevlerin savunma çabalarına yönlendirilmesini de sağlar. Dolayısıyla, parlamento, hükümet, hükümet makamları, belediyeler, özel kurum ve kuruluşlar, gönüllü savunma örgütleri olduğu kadar halk da İsveç Topyekûn Savunma kavramının bir parçası haline gelirler.
Toplumun tümünün seferber edilmesi
Ciddi bir güvenlik krizinde uluslararası toplumun İsveç’e destek sağlaması uzun zaman alabilir. Bu sürede İsveç kendisini savunabilmesi ve hiç bir yardım almaksızın zorluklara dayanabilmesi için bazı yeteneklere sahip olmak zorundadır.
Bu nedenle Komisyon İsveç’in Topyekȗn Savunma kavramının ve bununla ilgili planlamanın temelinde toplumun işleyişinin ciddi biçimde bozulmasına karşı üç ay direnebilme kapasitesi olmasını önermektedir. Bu üç aylık sürenin bir kısmında plan ve hazırlıklar silahlı bir saldırı ve savaşı yönetmek üzerinde odaklanacaktır. Böyle bir durumda savunma çalışmalarını kuvvetlendirmek için toplumu süratle dönüştürmek ve askeri ve sivil kaynakları seferber etmek gerekecektir. Bu da en fazla bir hafta sürebilir.

En kötü savaş senaryosunda, elektrik dağıtımında kesintiler olma ihtimali büyüktür ve bu kesintiler toplumun büyük bir kısmını etkileyecektir. İsveç’te kritik hizmetlerden sorumlu oyuncuların elektrik arzına güvenli erişimi garanti etmek için acil durumlar için bağımsız elektrik kaynakları konusunda çözümler üretmeleri gerekecektir.
© Storyblocks.com
Toplumun bir kriz veya savaş durumuna hazırlanmasının ötesinde, sivil vatandaşların da bireysel olarak herhangi bir kamu desteği olmadan bir hafta boyunca kendi temel erzak ve sağlık ihtiyaçlarını karşılama sorumluluğunu üstlenmeleri gerekecektir. Hükümet ajansları kendilerine bakamayacak durumda olanlara odaklanmalı, ve aynı zamanda da toplumu seferber etmelidir. Bu, Komisyonun halka verdiği önemli bir sinyaldir.
Kuvvetli bir Topyekȗn Savunma, halkın ülkenin savunmasına katılmaya istekli olmasıyla başlar. İlk şoku atlatmak ve bir saldırıya karşı direnmek için kriz veya savaş konusunda bilinçli olmak şarttır. Hem vatandaşlar hem de karar makamları savaş zamanında kendilerinden neler beklendiğinin bilincinde olmalıdırlar. Ayrıca, açık toplumu, hukukun üstünlüğünü ve egemenliğimizi faal olarak korumak giderek önemli olmaktadır. Hükümet şimdiden Komisyon’un ülkenin psikolojik savunma mekanizmalarını geliştirecek ve koordine edecek yeni bir ajans oluşturulması konusundaki önerisi üzerinde çalışmaya başlamıştır. Bu görev, örneğin, yanlış bilgilendirme ile mücadele ve kamuoyunu bilgilendirmeyi kapsar.
Silahlı bir saldırı durumunda sivillerin karşılaştığı zorlukları hafifletebilmek için barış döneminde planlar hazırlanmış, sivil savunmaya kaynak tahsis edilmiş olmalıdır. Sivil savunma kapsamında kurtarma hizmetlerinde istihdam edilecek personeli sağlayacak bölgesel takviye havuzları, belediyelerde evleri korumakla görevli örgütler, sığınaklar ve belirlenen bölgelerin tahliyesi ile ilgili planlar sayılabilir.
Topyekȗn Savunma çalışmalarında temel unsur, kamu ve özel sektör çalışanları olacaktır. Örneğin Komisyon, merkezi hükümet ajansları, belediyeler, yerel idare konseyleri ve belirlenmiş özel kurum ve kuruluşların çalışanlarına Topyekȗn Savunmanın planlamasında rol verilmesini önermektedir. Sivil savunmada istihdam, büyük ölçüde bu çalışanların barış dönemindeki görevlerini sürdürmeleri esasına dayanacaktır. Gönüllü savunma örgütlerinin de sivil savunma örgütlenmesinde önemli rolleri olacaktır.
Ayrıca, ciddi bir güvenlik krizi veya savaşta, ihtiyaç duyulan yiyecek, içme suyu, enerji ve ilaca erişimin garanti edilmesi çok önemlidir. Bazı stratejik yiyecek maddelerinin stoklanması gerekecektir. Kritik konularda çalışan sektörlerin çoğunda önceliklendirme konusunda yöntemler geliştirilecektir. Bu da kaynakların dağıtımı ile ilgili kanunların uygulanması açısından son derece önemlidir.

Savaş şartlarında zayiatın büyük olması halinde neler yapılacağı konusunda hazırlıklı olunmalı ve konuyla ilgili tatbikatlar yapılmalıdır. Resimde: Aurora tatbikatı sırasında yaralıların tahliyesi (Eylül 2017) ©İsveç Silahlı Kuvvetleri
Bunların yanısıra, kuvvetli bir siber yeteneğe sahip olmak çok önemlidir. Ancak silahlı bir saldırıda elektrik arzı büyük olasılıkla kısıtlı olacaktır. Kritik hizmetlerden sorumlu olan oyuncuların sürekli elektrik verilmesini güvenceye almak için acil durumlar için bağımsız enerji kaynakları oluşturmaları gerekecektir. Topyekȗn Savunma planlaması ve hazırlığı yapılırken elektrik ve elektronik iletişimin çökme olasılığı göz önünde bulundurulmalıdır.
Birçok sektör ve işletme toplu taşıma altyapısına dayanır. Topyekȗn Savunma planları toplu taşıma sektörünün direnme gücünü sürdürmek için yakıt stoklanmasını da içermelidir. Sivil ve askerî anlamda uluslararası destek alabilme yeteneğine sahip olmak da önemli bir faktördür.
İsveç’in son derece uzmanlaşmış sağlık sistemi barış dönemi şartlarına göre düzenlenmiştir. Alışılagelmiş faaliyetlerden kitlesel kayıplarla uğraşmaya geçebilmek için buna hazırlıklı olmak ve bu konuda gerekli tatbikatlar yapmış olmak önemlidir. Savaş sırasında yaralı sayısı on binlere ulaşabilir, ve böyle bir durum sağlık sistemini ciddi ölçüde zorlar. Yapılacak planların kriz ve savaş durumlarında geçerli olacak sağlık ilkelerini belirlemesi, ve faaliyetlerin hayatta kalma oranlarını maksimuma çıkartmak için yeterli bakımın sağlanabilmesi üzerinde odaklanması gerekir.
Topyekȗn Savunma çalışmalarında özel kurum ve kuruluşların önemi giderek artmaktadır. İsveç kanunlarına göre işyerleri Topyekȗn Savunma kavramının planlama sürecine katılmak zorundadırlar. Komisyon, önemli şirketlerin önceden belirlenmelerini ve görevlendirilmelerini önermektedir. Kamudaki aktörler özel kurum ve kuruluşlarla yakın diyalog içinde çalışarak kaynakların tahsis ve dağıtımı konusunda yapılan hazırlıkları ve bu konudaki diğer önlemleri değerlendirmelidir.
Komisyon raporundaki bir diğer bulgu da İsveç toplumunda tedavüldeki nakit paranın son bir kaç yılda hızla azaldığıdır. Ancak bir kriz veya savaş durumunda dahi halk temel ekonomik işlemleri yürütebilmelidir. Temel ekonomik ilişkilerin sürdürülebilmesi için nakit, alternatif ödeme araçları veya krediye erişim şarttır. Nüfusun savunma çalışmalarına yoğunlaşabilmesi için bu nokta çok önemlidir. Bu nedenle hükümet, ödemeler sisteminde ciddi aksaklıklar olduğu zaman bile piyasada nakit bulunmasını garanti etmek zorundadır.
Sonuç olarak, Komisyon İsveç’in Topyekȗn Savunma yeteneğini ve direnme gücünü arttırmaya yönelik birçok öneri sunmaktadır. Tüm bu öneriler toplumda geniş kapsamlı bir reform yapılması anlamına gelmektedir. Bir güvenlik krizi veya silahlı çatışma durumunda hazırlıklı olmak son derece önemlidir.