Mart ayının son günleri NATO Bilim Komitesi’nin kuruluşunun ve bir NATO Genel Sekreteri Bilim Danışmanı pozisyonunun oluşturulmasının (1958) altmışıncı yıldönümüdür. NATO’nun bilimsel araştırmalar konusundaki altmış yıllık sponsorluğunu inceleyen bilim tarihçisi Simone Turchetti bunun Müttefikler arasında yapıcı bir diyaloğun gelişmesine ve İttifak’ın daha da entegre hale gelmesine nasıl yardımcı olduğunu inceliyor.

NATO’nun Barış ve Güvenlik için Bilim Programı (SPS/BGB) halen dünyanın çeşitli yerlerindeki İttifak’a üye devletlerden ve NATO’nun ortak ülkelerinden gelen bilim insanları arasında yürütülen bilim projelerine sponsorluk yapmaktadır. Halen yürütülmekte olan çalışmaların ayrıntıları ve finansman olanakları hakkında yaygın bilgi mevcuttur ancak bu programın kökleri hakkında fazla bilgimiz yoktur. Program nasıl başladı ve nasıl gelişti?

İlk Bilim Komitesi toplantısı 29 Mart 1958’de yapılmıştır. NATO’nun ilk Bilim Danışmanı olan Profesör Norman F. Ramsey daha sonra Atom Fiziği dalında Nobel Ödülüne layık görülmüştür. © NATO
)

İlk Bilim Komitesi toplantısı 29 Mart 1958’de yapılmıştır. NATO’nun ilk Bilim Danışmanı olan Profesör Norman F. Ramsey daha sonra Atom Fiziği dalında Nobel Ödülüne layık görülmüştür. © NATO

Bilim Komitesi’nin himayesinde hazırlanan bir evvelki programa ait belgelerin bir bölümü NATO Arşivlerinde bulunmaktadır ve İttifak’ın bilime yaptığı yatırıma ışık tutmaktadır. En önemlisi de altmış yıl önce başlayan ve Soğuk Savaşın doruğa ulaştığı bir dönemde gerek bilimin gerek Müttefikler arasındaki ilişkilerin geliştirilmesini hedefleyen bu sponsorluğun önemini yansıtıyor olmasıdır. Bugün artık biliyoruz ki özenle hazırlanan ve desteklenen bir bilim programı aslında bir paralel diplomasi görevi görmektedir. Bu da geçmişte, tam da Müttefiklerin ihtiyacı olduğu zaman, delegeler arasında yapıcı bir diyalog kurmak için yürütülen çabalara bir anlam kazandırıyor.

1950’lerin sonlarında, bu proje ilk başladığında, NATO’nun, özellikle de entegrasyonuna engel olan zorluklar karşısında, diplomatik çalışmalara çok ihtiyacı vardı. İngiliz ve Fransız makamlar NATO’nun nükleer caydırıcılık unsurunun sadece Amerika Birleşik Devletlerinin kontrolü altında olmasına itiraz ediyorlardı. İtalya ve Türkiye bu endişelere rağmen nükleer silahlara ev sahipliği yapmayı kabul etmiş, Norveçliler ve Danimarkalılar ise topraklarında nükleer silah bulunmasını istememişlerdi. Süveyş krizi bu fikir ayrılıklarını iyice su yüzüne çıkardı ve bunun sonucunda NATO’nun İtalya, Norveç ve Kanada dışişleri bakanlarından oluşan “Üç Akil Adam”ı İttifak’ın entegrasyonu için daha iyi yollar bulunmasının önemini vurgulayan bir rapor hazırladılar. Raporda entegrasyonu güçlendirmek amacıyla bilimsel araştırmaya yatırım yapılmasının önemi de ima ediliyordu.

Bakanlar adeta geleceği okuyorlardı. Nitekim, Sovyetler Birliği’nin uzaya Sputnik uydusunu fırlatmasından sonra Kuzey Atlantik Konseyi bir Bilim Komitesi kurulması için talimat verdi. Yeni atanan Bilimsel Çalışmalarla ilgili Genel Sekreter Yardımcısı (veya NATO Bilim Danışmanı) Nisan 1958’den itibaren tanınmış Batılı bilim insanlarını düzenli olarak bir araya gelerek bir sponsorluk geliştirmeye davet etti.

Bunu takip eden elli yıl boyunca en az üç nesil tanınmış araştırmacı NATO’nun bilim programını şekillendirdiler. Sonuçta ortaya dış ülkelerde eğitim bursları, yenilikçi projeler için araştırma bursu ve seminerlerden (İleri Düzeyde Çalışmalar Enstitüsü) oluşan çok katmanlı bir program çıkardılar.

1960’ların başlarında NATO’nun yatırımı yılda 5 milyon ABD dolarına ulaştı ve bu miktar giderek arttı – özellikle enflasyonun Batı ekonomilerini ağır biçimde etkilediği ve iş bütçe artırımı önerilerine kadar vardığı zaman). Delegelerin hangi konulara öncelik verilmesini belirlemek ve belirgin konulara odaklanacak alt grupların kurmak için yaptıkları karşılıklı konuşmalar Müttefikler arasında yapıcı bir diyaloğun kurulmasına yardımcı oldu. Fikir birliği oluşturma süreci siyasi sinerjiler oluşmasına yardımcı oldu, veya en azından, İttifak tarihinin en kritik anlarında anlaşmazlıkların fazla derinlere inmesini önledi.

Çizilen yolda değişiklik


İlk günlerde Komite’nin tavsiyeleri Süveyş sorunu sonrasında olan ABD ve BK yönetimleri arasındaki yakınlaşma ile (büyük bir gizlilik içinde bir karşılıklı savunma anlaşması imzalamışlardı) aynı doğrultudaydı. Bu destek NATO’da bilimin Amerikan temsilcilerinin savunduğu yönde ilerlemesini sağladı ve üçüncü Bilim Danışmanı Amerikalı fizikçi William Nierenberg’in tabiriyle programın “karma felsefesi” belirlendi. Bu da bilimi hem entegrasyonu geliştirmenin hem de savunma ihtiyaçlarını ele almanın bir yolu olarak desteklenmesi anlamına geliyordu. Örneğin, NATO’nun deniz operasyonlarını (özellikle denizaltılara karşı savaş) iyileştirmeyi amaçladığı için bir komitenin oşinografik araştırma üzerinde çalışan bir alt grubunun tasarladığı projeleri finanse ediyordu.

İlk bilimsel işbirliği girişimleri arasında 1964 yılında uzaya fırlatılan Anglo-Amerikan modeli “UK2” uydusu (solda), ve televizyon görüntülerinin aktarımını kolaylaştıran darbe modu modülatörü de bulunuyordu. © NATO
)

İlk bilimsel işbirliği girişimleri arasında 1964 yılında uzaya fırlatılan Anglo-Amerikan modeli “UK2” uydusu (solda), ve televizyon görüntülerinin aktarımını kolaylaştıran darbe modu modülatörü de bulunuyordu. © NATO

Ancak radar konusunun öncülerinden Nobel ödüllü Amerikalı Isidor Isaac Rabi, ve İngiliz zoolog (aynı zamanda operasyonel araştırma üstadı) Baron Solomon (Solly) Zuckerman’ın önayak olmasıyla bu finansman felsefesi kısa süre sonra tekrar gözden geçirilecekti. Bunun nedenlerinde biri de ABD-BK ortaklığının fazla sürmemiş olmasıydı. 1962 Küba krizi sırasında John F. Kennedy’nin Müttefiklere danışmadan Türkiye’den nükleer füzeleri kaldırması, ve Birleşik Krallık’a söz verilen Skybolt füzelerinin üretiminden vazgeçmesi transatlantik ilişkilerinde gerginlik yarattı. Bu da NATO Bilim Programı’nın gidişatı konusunda uyuşmazlık yarattı.

Ayrıca, 1960’ların ikinci yarısında diğer delegeler bilim programını farklı yönlere çekmeye çalıştılar. Ekonomileri daha az gelişmiş Müttefikler (İtalya, Yunanistan, Portekiz ve Türkiye) Amerika Birleşik Devletleri ile aralarındaki giderek büyüyen teknoloji alanında giderek büyüyen farkı irdelemek amacıyla NATO’nun bilime yaptığı yatırımın yeniden değerlendirilmesini istediler. Ancak Rabi ve ABD Dışişleri Bakanlığı bu yatırımın ekonomik gelişmeye yardım amacıyla kullanılmasına karşıydılar. Bu cepheleşme ABD delegasyonunu daha da dışarıda bıraktı. Bu kopmanın nedenlerinden biri de Vietnam savaşının sürmekte olduğu o günlerde, Batı Almanya’nın Doğu Bloğu ülkeleriyle bir diyalog oluşturmak için destek araması ve Belçika Başbakanı Pierre Harmel’in İttifak’ın siyasi detantı geliştirmekte daha fazla rol oynamasını öneren bir rapor hazırlamakta olmasıydı.

O günlerde NATO’nun siyasi ve bilimsel işleri artık kırılma noktasına gelmişti. 1966’da Portekiz’de gayet gergin geçen Bilim Komitesi toplantısında Nobel ödüllü Fransız fizikçi Louis Hükümetinin bir bütçe artışına şiddetle karşı olduğunu bildirdi. Arkasından Fransa Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle Fransa’nın İttifak’ın askeri yapısından ayrılacağını açıkladı ve bunun sonucunda NATO karargâhı Paris’ten Brüksel’e taşındı. Ancak Komite’nin geleceği konusundaki anlaşmazlıklar sürdü ve Komite’nin başı çeken üyelerinin oluşturduğu “Altılı Araştırma Grubu” (Exploratory Group of Six) komitenin dağıtılmasını önerdi.

Yeni bir çevresel odak noktası

Ancak, kısmen Rabi’nin Komiteyi yaşatmak için uzun süren çabaları sonucunda, Komite dağıtılmadı. NATO’nun bilim programının artık savunma endişeleri ile aynı doğrultuda gidemeyeceğinin bilincinde olan ve bir gelişme olacağına inanmayan Rabi, bu sefer, Komite’nin 10. yıldönümü kutlamaları sırasında çevresel sorunları ele alabilmesi için bilimsel araştırmalara öncelik verilmesini savunmaya başladı.

Rabi’nin bu yatırımda ısrar etmesinin nedeni çevresel sürdürülebilirlik konusunda bir diyaloğun bilimin sağlayamadığı bir diplomatik getirisi olacağına inanması mıydı? Yoksa o sıralarda Batı dünyasında yayılmaya başlayan çevre duyarlılığını gerçekten benimsemiş olması mıydı? Şunu biliyoruz ki, Rabi de “Üç Akil Adam” kadar geleceği görebiliyordu. Ertesi yıl, ABD Başkanı Richard M. Nixon bir NATO çevre programı başlatılmasını savundu ve çevresel alandaki eylemleri koordine edecek bir Modern Toplumun Sorunları Komitesi (CCMS) kuruldu.

Bu da Bilim Komitesi’nin yeniden organize edileceği beklentisini getirdi. 1969’da Billim Komitesi ilk kez ABD Dışişleri Bakanlığında toplandı ve bu toplantıda Alman mühendis Eduard C. Pestel, Rabi’nin önerilerini açıkça destekledi. Bu desteğin bir nedeni de yakın zamanda saygın bir olan Club Rome kapsamında çevresel sürdürülebilirlik çalışmalarına yapmış olduğu katkılardı. Ancak bu ikilinin fikir birliği daha ziyada o sıralarda Batı Almanya ve ABD yönetimi arasında gelişmekte olan çevresel politikalar ve siyasi işlerin sinerjisini yansıtıyordu.

Nobel ödüllü Amerikalı fizikçi ve radar teknolojisi çalışmalarının öncülerinden Isidor Isaac Rabi, 60’ların sonlarında Bilim Komitesi’nin hayatta kalmasında rol oynamış, çevre sorunları konusunda bilimsel araştırmalara öncelik verilmesini savunmuştu. © www.thefamouspeople.com
)

Nobel ödüllü Amerikalı fizikçi ve radar teknolojisi çalışmalarının öncülerinden Isidor Isaac Rabi, 60’ların sonlarında Bilim Komitesi’nin hayatta kalmasında rol oynamış, çevre sorunları konusunda bilimsel araştırmalara öncelik verilmesini savunmuştu. © www.thefamouspeople.com

NATO’nun sponsorluk gündemindeki değişim, araştırma yöntemlerinde de değişikliklere neden oldu, ve örneğin, yenilikçi çevre izleme tatbikatları gibi çalışmaların yolunu açtı. Daha önceki çalışmalarda kullanılan araç ve teknikler artık NATO Modern Toplumun Sorunları Komitesi’nin hava ve deniz kirlenmesi ile ilgili haritalar çıkaran alt guruplarının da kullanımına açılmıştı. Hatta bu guruplardan biri 1974 yılında zehirli yakıt katkı maddeleri taşıyan Yugoslav kuru yük gemisi Cavtat’ın Adriyatik sahillerinde batmasının çevre üzerindeki etkilerinin haritasını çıkararak ün kazandı
.
İstikrarı geliştirmek

1980’lere doğru NATO’nun bilime yaptığı yatırımların odağı bir kez daha değişti. Komite’nin 20. kuruluş yıldönümünden sonra programda değişiklikler gündeme geldi ve Bilim Komitesi artık “İstikrar için Bilim”i savunmaya başladı. “İstikrar için Bilim”, Rabi’nin finansman felsefesine tamamen ters düşen bir yardım planı idi, ve hedefinde sadece Portekiz, Türkiye ve Yunanistan vardı. Program, Türk makina mühendisi Nimet Özdaş’ın NATO Bilim Danışmanı olduğu dönemde uygulamaya kondu; Özdaş, daha on yıl öncesinde teknoloji açığı konusundaki görüşmelere büyük katkı sağlamıştı. “İstikrar için Bilim”, siyasî volatilitenin daha yüksek olduğu dönemlerde bilimin teşvik edilmesinin istikrarı sağlayabilecek bir güç olabileceğinin farkına varılması üzerine büyük bir özen ve dikkatle hazırlanmıştı.

Birleşik Krallık’ta Başbakan Margaret Thatcher ve ABD’de Başkan Ronald Reagan’ın iktidara gelmelerinden sonra İstikrar için Bilim yavaş yavaş ortadan kayboldu. Bu da daha büyük siyasî ve ekonomik güç gerektiren Soğuk Savaşın yeniden canlanmasına yol açtı. Türkiye ile Yunanistan arasında süregelen çekişme nedeniyle Kıbrıs konusunda uzun zamandır devam eden uyuşmazlık, çok taraflı bir örgüt olarak İttifak’ı zayıflatmıştı. Bu arada, İttifak ülkelerinin çoğunda işsizlik alıp yürümüştü. NATO’nun yeni planı dolaylı olarak bu konuları ele almayı amaçlıyordu ve toplam 46 milyon Amerikan Dolarlık bir yatırım ile üç etapta gerçekleşecekti (1979-1986, 1987-1993, 1994-1997).
1980’de Fransız fizikçi Robert Chabbal, Bilim Danışmanı olarak Özdaş’ın yerine geçti. Fransa’nın NATO askerî yapısına entegre olmadığı tarihî dönemde yapılan bu atama, NATO’nun bilimi desteklemesinin bir paralel diplomasi aracı olarak nasıl işe yarayabileceğini bir kez daha gösterdi. En önemlisi de, bu atama François Mitterand’ın Fransa Cumhurbaşkanı olmasından sonra Fransa ve ABD hükümetlerinin yeniden aynı yönde çalışmaya başlamalarının sinyalini de önceden vermiş8ti.

Barış ve Güvenlik için Bilim

1990’larda NATO’da bilim ve siyasetin iç içe geçmesi, aslında bir katı hal fizikçisi olup sonradan siyasete giren İspanyol Javier Solana’nın NATO Genel Sekreteri olarak atanmasından sonra her zamankinden daha etkili oldu. Solana, 1986’da İspanya dışişleri bakanı iken ülkenin entegrasyon sürecine liderlik etmişti. NATO’nun başına Solana’nın gelmesiyle, özellikle de Varşova Paktı ve Sovyetler Birliği’nin çökmesinden sonra İttifak üyelerinin sayısı arttı.

Jamie Shea’ye göre (halen Yeni Güvenlik Sorunlarından sorumlu NATO Genel Sekreter Yardımcısı Vekili), “artık NATO demode olmadan önce kendini yeniden yaratmayı, zamana ayak uydurmayı başarabilecek” duruma gelmişti. Bilim, NATO’nun kendini yeniden yaratmasında etkili olmuştu; önce Bilim Komitesi, 2006’dan itibaren de Barış ve Güvenlik için Bilim Programı, Doğu Avrupa ülkeleri ile İttifak arasında daha yakın ortaklıklar kurulmasını ve işbirliğini teşvik etmek amacıyla ortak araştırma faaliyetlerinin desteklenmesine öncelik tanıdılar.

2010 yılında NATO’nun Yeni Güvenlik Sorunları Bölümü’nün bir parçası olan NATO Barış ve Güvenlik için Bilim programı, siber savunma, terörizmle mücadele, enerji güvenliği, ve kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer maddelere karşı savunma gibi sorunlara öncelik vermeye başladı. © NATO
)

2010 yılında NATO’nun Yeni Güvenlik Sorunları Bölümü’nün bir parçası olan NATO Barış ve Güvenlik için Bilim programı, siber savunma, terörizmle mücadele, enerji güvenliği, ve kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer maddelere karşı savunma gibi sorunlara öncelik vermeye başladı. © NATO

2014’te Rusya’nın Kırım’ı yasadışı ilhakı ve ardından NATO’nun Rus bilim adamları ile arasındaki işbirliğini askıya almasına kadar bu sponsorluktan en çok yarar sağlayan ülke Rusya idi. O dönemde Barış ve Güvenlik için İstikrar (BGB) programı, Ukrayna ile arasındaki işbirliğini arttırdı ve sponsorluk programından en çok yararlanan ülke artık Ukrayna oldu. Büyük çaplı BGB projeleri (örneğin, insanî mayın temizleme, kara mayınlarının tespiti, ve tele-tıp sistemindeki ilerlemeler) Ukrayna’nın yaşadığı çatışmanın doğurduğu sonuçlarla başa çıkabilmesi için ihtiyacı olan yetenekleri oluşturmasına yardımcı oldu. 2010’dan itibaren Barış ve Güvenlik için Bilim (BGB) programı NATO’nun yeni kurulan Yeni Güvenlik Sorunları Bölümünün bir parçası olmuştu; bu, İttifak’ın yatırımlarını yeniden şekillendiren bir gelişmeydi. O tarihten beri Barış ve Güvenlik için Bilim Programı, güvenlik konusunda bölümün portfolyosunu yansıtan ve siber savunma, terörizmle mücadele, enerji güvenliği ve kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer maddeler gibi yeni güvenlik sorunlarına öncelik veren daha kuvvetli bir bakış açısı benimsemiştir.

21.yüzyılda NATO’da bilimin ne gibi bir geleceği olacağını ancak Rabi gibi vizyon sahibi birisi öngörebilirdi; ama geçmişinin haritasını çıkarmak kolaydı. Aynı Roma mitolojisindeki Janus gibi, güvenliği güçlendirmek ile birbirleriyle anlaşmazlık içinde olan Müttefiklerle ilişkileri ilerletmek arasında kalan NATO’nun yatırımlarına sadece tarafsız bir şekilde yeni araştırmaları destekleme amacının yön vermediği görülüyor. Nitekim Bilim Komitesi’nin 20.yüzyılın ikinci yarısında yapıcı fikir alışverişi için yarattığı fırsatların İttifak’ın çok taraflı bir örgüt olarak kalıcılığını şaşırtıcı derecede desteklediğini söyleyebiliriz.

Bu konuyla ilgili yayınlar:

NATO’da bilimin tarihçesini konu alan bir kitap (S. Turchetti, Greening the Alliance: The Diplomacy of NATO’s Science and Environmental Initiatives, Chicago: University of Chicago Press, November 2018) yakında çıkmak üzeredir. NATO’nun bilim programı konusunda sayısal bilgi, NATO’nun çeşitli resmi yayınlarında bulunabilir (örneğin, Facts About the Activities of the Science Committee of the North Atlantic Treaty Organization, Paris: NATO, 1967). NATO’da oşinografi konusunda bilgi için bkz.: S. Turchetti, “Sword, Shield and Buoys: A history of the NATO sub-committee on oceanographic research, 1959-1973,” Centaurus 54/3 (2012), 205-31; Lino Camprubí ve Sam Robinson, “A Gateway to Oceanic Circulation: Submarine Surveillance and the Contested Sovereignty of Gibraltar,” Historical Studies on the Natural Sciences 46/4 (2016), 429-59. Jamie Shea’den yapılan alıntı için bkz. “The Berlin Wall Comes Down and the Soldiers Go Home,” http://www.nato.int/60years/video/videos-jamie.html.

NATO Barış ve Güvenlik için Bilim programı ile ilgili daha fazla bilgi için:


    NATO bilim programının tarihçesi

  • Barış ve Güvenlik için Bilim web sitesi

  • Twitter’da takip etmek için: @NATO_SPS